- O hasetçiler, kötü ağaçtır. Yarattıkları acı, bahtları kötüdür.
- آن حسودان بد درختان بودهاند ** تلخ گوهر شور بختان بودهاند
- Hasetten coşarlar, ağızları köpürür durur, gizlice hileler kurarlar. 1570
- از حسد جوشان و کف میریختند ** در نهانی مکر میانگیختند
- Bu suretle has kölenin boynunu vurmak, dünyadan kazımak dilerler.
- تا غلام خاص را گردن زنند ** بیخ او را از زمانه بر کنند
- Canı, padişahın canı olan kişi, nasıl fâni olur? Birisinin gönlünü Allah korursa o adam nasıl yok olur?
- چون شود فانی چو جانش شاه بود ** بیخ او در عصمت الله بود
- Padişah o sıralara vâkıftı, fakat Ebubekr-i Rebabi gibi ses çıkarmıyordu.
- شاه از آن اسرار واقف آمده ** همچو بو بکر ربابی تن زده
- Yaratılışları kötü, ahlâkları fena kişilerin gönüllerini görüyor, o testicilerle gizlice alay ediyordu.
- در تماشای دل بد گوهران ** میزدی خنبک بر آن کوزهگران
- Hileciler, hile düzüp koşuyorlar, padişahı çömleğe sokmak istiyorlardı. 1575
- مکر میسازند قومی حیلهمند ** تا که شه را در فقاعی در کنند
- O kadar büyük bir padişah, a eşekler, nasıl bir çömleğe sığar?
- پادشاهی بس عظیمی بیکران ** در فقاعی کی بگنجد ای خران
- Padişah için bir tuzak ördüler ama nihayet bu hileyi de ondan öğrendiler.
- از برای شاه دامی دوختند ** آخر این تدبیر از او آموختند
- Ne kötü talebedir o talebe ki hocasıyla baş koşar, onunla kendisini bir görür.
- نحس شاگردی که با استاد خویش ** همسری آغازد و آید به پیش