- Hile edenin göreceği, bulacağı karşılık hileden ibarettir. Büyük testiyi vur kır, küçük testiyi al iç. İşte lâyığın bu!
- پس خداعی را خداعی شد جزا ** کاسه زن کوزه بخور اینک سزا
- Eğer o senden razı olur, bu yüzden gülerse sana yüz binlerce gül açılır.
- گر بدی با تو و را خندهی رضا ** صد هزاران گل شکفتی مر ترا
- Gönlü senden razı olursa bil ki o, Hamel burcunda bir güneş kesilir.
- چون دل او در رضا آرد عمل ** آفتابی دان که آید در حمل
- O yüzden hem gündüz güler hem bahar. Çiçeklerle yeşillikler birbirine karışır.
- زو بخندد هم نهار و هم بهار ** در هم آمیزد شکوفه و سبزهزار
- Yüz binlerce bülbülle kumru ötüşmeye başlar; sessiz cihanı sesle doldurur. 1595
- صد هزاران بلبل و قمری نوا ** افکنند اندر جهان بینوا
- Ruh yaprağını sararmış, kararmış bir halde görüyorsun da padişahın gazabından yine haberin yok.
- چون که برگ روح خود زرد و سیاه ** میببینی چون ندانی خشم شاه
- Padişahın güneşi itap burcunda olunca yüzleri kebap gibi karartır.
- آفتاب شاه در برج عتاب ** میکند روها سیه همچون کباب
- O Utarit’in sayfaları, bizim canımızdır; o sayfalardaki beyazlık, karalık, bizim mizanımız.
- آن عطارد را ورقها جان ماست ** آن سپیدی و آن سیه میزان ماست
- Sonra ruhları; sevdadan, acizlikten kurtarsın diye tekrar kırmızı ve yeşil bir ferman yazar.
- باز منشوری نویسد سرخ و سبز ** تا رهند ارواح از سودا و عجز
- Hulâsa ilkbaharın yazıp çizdiği şeyler de kavsikuzah gibi kırmızı ve yeşil sayılır”. 1600
- سرخ و سبز افتاد نسخ نو بهار ** چون خط قوس و قزح در اعتبار
- Hüthüdün küçücük vücudunu görünce,Belkıs’ın kalben Süleymen Âleyhisselâm’dangelen haberi ulu bulması
- عکس تعظیم پیغام سلیمان علیه السلام در دل بلقیس از صورت حقیر هدهد