- Güneş çeşmesini kurutur, kan çeşmesini, sanatımla misk haline getiririm”
- چشمهی خورشید را سازیم خشک ** چشمهی خون را به فن سازیم مشک
- Allah, güneşle ayın boyunlarına boyunduruk vurur, onları iki kara öküz gibi bağlayıverir.
- آفتاب و مه چو دو گاو سیاه ** یوغ بر گردن ببنددشان اله
- Filozofun “İn asbaha mâüküm gavra”yı inkâr etmesi
- انکار فلسفی بر قرائت إن أصبح ماؤکم غورا
- Kuran okuyan biri, Kuran’dan “Mâüküm gavra” yani “Suyu kaynağından keser,
- مقریی میخواند از روی کتاب ** ماؤکم غورا ز چشمه بندم آب
- Yerin derinliklerinde gizler, kaynakları kurutur, kupkuru bir hale getirirsem,
- آب را در غورها پنهان کنم ** چشمهها را خشک و خشکستان کنم
- Benim gibi ihsanda, ululukta misalsiz olan tek Allahtan başka kim vardır ki suyu tekrar kaynağına getirebilsin?” ayetini okuyordu. 1635
- آب را در چشمه کی آرد دگر ** جز من بیمثل با فضل و خطر
- Bir hor, hakir felsefeci, bir aşağılık mantıkçı, mektep yanından geçerken,
- فلسفی منطقی مستهان ** میگذشت از سوی مکتب آن زمان
- Bu ayeti duyup hoşuna gitmedi. Dedi ki: “ Suyu külünkle biz çıkarırız.
- چون که بشنید آیت او از ناپسند ** گفت آریم آب را ما با کلند
- Belin, kazmanın darbesiyle ta yerin dibinden kaynatırız”
- ما بزخم بیل و تیزی تبر ** آب را آریم از پستی ز بر
- Gece uyudu, rüyada aslan gibi bir adam gördü. O adam felsefeciye bir tokat vurdu. İki gözünü de kör etti.
- شب بخفت و دید او یک شیر مرد ** زد طپانچه هر دو چشمش کور کرد
- Dedi ki: “Ey kötü kişi, eğer doğrucuysan, gözün doğruysa bu iki göz kaynağını da, haydi kazma ile nurlandır” 1640
- گفت زین دو چشمهی چشم ای شقی ** با تبر نوری بر آر ار صادقی