- Nerede Şuayb gibi biri ki duasıyla dağı, ekin ekmek üzere toprak haline getirsin.
- چون شعیبی کو که تا او را دعا ** بهر کشتن خاک سازد کوه را
- Halil’in niyazı ve inanışı yüzünden güç ve olmayacak iş mümkün oldu.
- از نیاز و اعتقاد آن خلیل ** گشت ممکن امر صعب و مستحیل
- Yahut Mukavkıs’ın Peygamberden dilemesi üzerine taşlık yer, gayret güzel bir tarla haline geldi.
- یا به دریوزهی مقوقس از رسول ** سنگلاخی مزرعی شد با اصول
- Bunlar gibi o kötü adamın inkârı da aksine olarak altını bakır haline getirir, sulhu savaş yapar.
- همچنین بر عکس آن انکار مرد ** مس کند زر را و صلحی را نبرد
- Bu kötü kişi, çarpma kehribarıdır. Kabiliyetli toprağı bile taş topaç yapar. 1650
- کهربای مسخ آمد این دغا ** خاک قابل را کند سنگ و حصا
- Her gönle secde için izin yok, her ücretlinin ücreti rahmet değil.
- هر دلی را سجده هم دستور نیست ** مزد رحمت قسم هر مزدور نیست
- Kendine gel de “ Tövbe eder, Allah’a sığınırım” diye cürümde bulunma, günah etme.
- هین بپشت آن مکن جرم و گناه ** که کنم توبه در آیم در پناه
- Tövbeye de bir parlaklık gerek. Tövbeye de bir şimşek bir bulut şart.
- میبباید تاب و آبی توبه را ** شرط شد برق و سحابی توبه را
- Meyvenin olması için hararet ve su lâzımdır. Bunun için de bulut ve şimşek icap eder.
- آتش و آبی بباید میوه را ** واجب آید ابر و برق این شیوه را
- Gönül şimşeğiyle iki göz bulutu olmadıkça tehdit ve hışım ateşi nasıl yatışır? 1655
- تا نباشد برق دل و ابر دو چشم ** کی نشیند آتش تهدید و خشم