- Sana da bu alâmetleri şeker gibi tatlı, tatlı söyler. Hatta bunlar nedir ki? Daha yüzlerce nişaneler var.
- این نشانها گویدش همچون شکر ** این چه باشد صد نشانی دگر
- Bu rüya; durmadan dinlenmeden biteviye Allah’tan dilediğin saltanata, istediğin makama erişeceğine alâmettir. 1680
- این نشان آن بود کان ملک و جاه ** که همیجویی بیابی از اله
- Olması için uzun gecelerde ağlayıp inlediğin, seher çağlarında niyaz ettiğin muradına;
- آن که میگریی به شبهای دراز ** و انکه میسوزی سحرگه در نیاز
- Eline girmedikçe günlerini karartan, boynunu iğ gibi incelten maksadına erişeceğine delâlet eder.
- آن که بیآن روز تو تاریک شد ** همچو دوکی گردنت باریک شد
- Temiz erler nasıl varını, yoğunu verirlerse sen de onu elde etmek için varını, yoğunu verdin;
- و آن چه دادی هر چه داری در زکات ** چون زکات پاک بازان رختهات
- Malını, mülkünü, uykunu feda ettin, yüzünün rengi kaçtı, hatta başından bile geçtin, bir kıl gibi kaldın;
- رختها دادی و خواب و رنگ رو ** سر فدا کردی و گشتی همچو مو
- Nice demdir ödağacı gibi ateşlere atıldın. Kaç kereler miğfer gibi kılıç önüne gittin! 1685
- چند در آتش نشستی همچو عود ** چند پیش تیغ رفتی همچو خود
- Bunlar gibi, yüz binlerce biçarelikler, âşıkların huyudur. Bunlar, sayıya gelmez ki!
- زین چنین بیچارگیها صد هزار ** خوی عشاق است و ناید در شمار
- Geceleyin bu rüyayı görünce gündüz oldu mu o ümitle günün aydınlanır.
- چون که شب این خواب دیدی روز شد ** از امیدش روز تو پیروز شد
- O alâmetler nerede acaba diye gözünü sağa, sola çevirir durursun.
- چشم گردان کردهای بر چپ و راست ** کان نشان و آن علامتها کجاست