- O çoban, bu çeşit saçama sapan şeyler söyleyip duruyordu. Musa “Kiminle konuşuyorsun?” diye sordu. 1725
- این نمط بیهوده میگفت آن شبان ** گفت موسی با کی است این ای فلان
- Çoban, “ Bizi yaratanla, bu yeri göğü halk edenle” diye cevap verince,
- گفت با آن کس که ما را آفرید ** این زمین و چرخ از او آمد پدید
- Musa dedi ki: “ Vah, vah, sen sersemlemişsin. Daha Müslüman olmadan kâfir oldun,
- گفت موسی های خیرهسر شدی ** خود مسلمان ناشده کافر شدی
- Bu ne saçma söz, bu ne küfür, bu ne olmayacak şey? Ağzına pamuk tıka.
- این چه ژاژست و چه کفر است و فشار ** پنبهای اندر دهان خود فشار
- Küfrünün pis kokusu dünyayı tuttu. Küfrün, din kumaşını yıprattı.
- گند کفر تو جهان را گنده کرد ** کفر تو دیبای دین را ژنده کرد
- Çarık, dolak, ancak sana yaraşır. Bir güneşe bu çeşit şeylerin ne lüzumu var? 1730
- چارق و پا تابه لایق مر تراست ** آفتابی را چنینها کی رواست
- Böyle sözlerden ağzını kapamazsan bir ateş gelir, halkı yakar.
- گر نبندی زین سخن تو حلق را ** آتشی آید بسوزد خلق را
- Zaten ateş gelmedi de bu duman ne? Can niye kapkara bir hale geldi, ruh merdutlaştı?
- آتشی گر نامده ست این دود چیست ** جان سیه گشته روان مردود چیست
- Allah’ın her şeye kadir ve her hususta âdil olduğunu biliyorsan nasıl oluyor da bu hezeyanlara, bu küstahlığa cüret ediyorsun?
- گر همیدانی که یزدان داور است ** ژاژ و گستاخی ترا چون باور است
- Akılsız dost, zaten düşmandır. Ulu Allah, bu çeşit hizmetlerden ganidir.
- دوستی بیخرد خود دشمنی است ** حق تعالی زین چنین خدمت غنی است