- Çarık, dolak, ancak sana yaraşır. Bir güneşe bu çeşit şeylerin ne lüzumu var? 1730
- چارق و پا تابه لایق مر تراست ** آفتابی را چنینها کی رواست
- Böyle sözlerden ağzını kapamazsan bir ateş gelir, halkı yakar.
- گر نبندی زین سخن تو حلق را ** آتشی آید بسوزد خلق را
- Zaten ateş gelmedi de bu duman ne? Can niye kapkara bir hale geldi, ruh merdutlaştı?
- آتشی گر نامده ست این دود چیست ** جان سیه گشته روان مردود چیست
- Allah’ın her şeye kadir ve her hususta âdil olduğunu biliyorsan nasıl oluyor da bu hezeyanlara, bu küstahlığa cüret ediyorsun?
- گر همیدانی که یزدان داور است ** ژاژ و گستاخی ترا چون باور است
- Akılsız dost, zaten düşmandır. Ulu Allah, bu çeşit hizmetlerden ganidir.
- دوستی بیخرد خود دشمنی است ** حق تعالی زین چنین خدمت غنی است
- Sen bunları kime söylüyorsun. Amcana, dayına mı? Allah sıfatlarında cisim sahibi olmak ve ihtiyaç var mı? 1735
- با که میگویی تو این با عم و خال ** جسم و حاجت در صفات ذو الجلال
- Büyüyüp gelişmekte olan süt içer. Ayağı muhtaç olan çarık giyer.
- شیر او نوشد که در نشو و نماست ** چارق او پوشد که او محتاج پاست
- Eğer bu dedikodu, kulu içinse… Allah, onun hakkında da “ O, benim” dedi. Yine beyhude ve bâtıl.
- ور برای بندهش است این گفتوگو ** آن که حق گفت او من است و من خود او
- Allah, onun hakkında, “ Hastalandım da yine halimi hatırımı sormadın? Yalnız o hastalanmadı, ben de hasta oldum” demiştir.
- آن که گفت انی مرضت لم تعد ** من شدم رنجور او تنها نشد
- Bu çeşit sözler, “ Benimle duyar, benimle görür” haki katına erişen kişi içinde bâtıldır.
- آن که بییسمع و بییبصر شده ست ** در حق آن بنده این هم بیهده ست