- Büyüyüp gelişmekte olan süt içer. Ayağı muhtaç olan çarık giyer.
- شیر او نوشد که در نشو و نماست ** چارق او پوشد که او محتاج پاست
- Eğer bu dedikodu, kulu içinse… Allah, onun hakkında da “ O, benim” dedi. Yine beyhude ve bâtıl.
- ور برای بندهش است این گفتوگو ** آن که حق گفت او من است و من خود او
- Allah, onun hakkında, “ Hastalandım da yine halimi hatırımı sormadın? Yalnız o hastalanmadı, ben de hasta oldum” demiştir.
- آن که گفت انی مرضت لم تعد ** من شدم رنجور او تنها نشد
- Bu çeşit sözler, “ Benimle duyar, benimle görür” haki katına erişen kişi içinde bâtıldır.
- آن که بییسمع و بییبصر شده ست ** در حق آن بنده این هم بیهده ست
- Allah haslarıyla edepsizce konuşmak gönlü öldürür amel defterini kapkara bir hale koyar. 1740
- بیادب گفتن سخن با خاص حق ** دل بمیراند سیه دارد ورق
- Sen bir erkeğe Fatma desen; erkekle kadın, hep bir cinsten olmakla beraber,
- گر تو مردی را بخوانی فاطمه ** گر چه یک جنسند مرد و زن همه
- İmkân bulursa kanına kasteder, isterse haddi zatında halîm ve mülâyim olsun!
- قصد خون تو کند تا ممکن است ** گر چه خوش خو و حلیم و ساکن است
- Fatma sözü, kadınlar için övünçtür. Fakat erkeğe söylersen kılıç yarası gibi tesir eder.
- فاطمه مدح است در حق زنان ** مرد را گویی بود زخم سنان
- El ayak. Bizim için övünç vesilesidir; fakat Allah’ın arılığına nispetle kusur.
- دست و پا در حق ما استایش است ** در حق پاکی حق آلایش است
- “ Doğmaz, doğurmaz” vasfı ona lâyıktır. Babayı da halk eden o, oğlu da. 1745
- لم یلد لم یولد او را لایق است ** والد و مولود را او خالق است