- İmkân bulursa kanına kasteder, isterse haddi zatında halîm ve mülâyim olsun!
- قصد خون تو کند تا ممکن است ** گر چه خوش خو و حلیم و ساکن است
- Fatma sözü, kadınlar için övünçtür. Fakat erkeğe söylersen kılıç yarası gibi tesir eder.
- فاطمه مدح است در حق زنان ** مرد را گویی بود زخم سنان
- El ayak. Bizim için övünç vesilesidir; fakat Allah’ın arılığına nispetle kusur.
- دست و پا در حق ما استایش است ** در حق پاکی حق آلایش است
- “ Doğmaz, doğurmaz” vasfı ona lâyıktır. Babayı da halk eden o, oğlu da. 1745
- لم یلد لم یولد او را لایق است ** والد و مولود را او خالق است
- Doğma, cisim olanın vasfıdır. Doğan, ırmağın bu yüzüne mensuptur.
- هر چه جسم آمد ولادت وصف اوست ** هر چه مولود است او زین سوی جوست
- Çünkü doğan, Kevnü Fesat âlemindendir, aşağılıktır, sonradan olmadır. Elbette onu bir meydana getiren lâzım.”
- ز انکه از کون و فساد است و مهین ** حادث است و محدثی خواهد یقین
- Çoban, “ Ya Musa ağzımı bağladın, pişmanlıktan canımı yaktın” dedi;
- گفت ای موسی دهانم دوختی ** و ز پشیمانی تو جانم سوختی
- Elbisesini yırtıp yana, yana bir ah çekti, başını alıp çöle doğru yola düştü.
- جامه را بدرید و آهی کرد تفت ** سر نهاد اندر بیابانی و رفت
- Ulu Allah’ın Musa’ya çoban yüzünden darılması
- عتاب کردن حق تعالی با موسی علیه السلام از بهر آن شبان
- Musa’ya Allah’tan şöyle vahiy geldi: “ Kulumuzu bizden ayırdın. 1750
- وحی آمد سوی موسی از خدا ** بندهی ما را ز ما کردی جدا
- Sen ulaştırmaya mı geldin, yoksa ayırmaya mı?
- تو برای وصل کردن آمدی ** نی برای فصل کردن آمدی