- Sen bir kamçı vurdun, atım şahlanıp sıçradı, kâinatı aştı.
- تازیانه بر زدی اسبم بگشت ** گنبدی کرد و ز گردون بر گذشت
- Nâsutumuzun mahremi Lâhut’u olsun artık. Aferin eline koluna! 1790
- محرم ناسوت ما لاهوت باد ** آفرین بر دست و بر بازوت باد
- Şimdi benim halim, söze sığmaz. Zaten bu söylediğim de benim ahvalim değil.
- حال من اکنون برون از گفتن است ** این چه میگویم نه احوال من است
- Ayna da bir suret görürsün ya. Fakat o senin suretindir, aynanın değil.
- نقش میبینی که در آیینهای است ** نقش تست آن نقش آن آیینه نیست
- Neyzen, ney üfler. Fakat bu nefes ve bu nefesten çıkan ses, neyin midir, neyzenin mi.. Bu ses, neyin harcı mı, neyzenin harcı mı?” dedi.
- دم که مرد نایی اندر نای کرد ** در خور نای است نه در خورد مرد
- Kendine gel, kendine! Allah’ı övsen de bu övüşünü, çobanın lâyık olmayan övüşü gibi bil, öyle tanı.
- هان و هان گر حمد گویی گر سپاس ** همچو نافرجام آن چوپان شناس
- Senin övüşün, çobanın övüşüne nispetle daha iyidir. Ama Allah’a nispetle onun da değeri yok, onun da sonu gelmez. 1795
- حمد تو نسبت بدان گر بهتر است ** لیک آن نسبت به حق هم ابتر است
- Ne vakte dek ben Allah’a hamlederim deyip duracaksın? Perde kaldırılınca oldu sanılan nice şeylerin olmamış bulunduğu meydana çıkar.
- چند گویی چون غطا برداشتند ** کاین نبوده ست آن که میپنداشتند
- Allah’ı anışımın makul olması Allah rahmetindendir. Âdeta istihaze olan kadının namaz kılması gibi bir ruhsattan ibarettir.
- این قبول ذکر تو از رحمت است ** چون نماز مستحاضه رخصت است
- Onun namazına nasıl kan bulaşmışsa senin Allah’ı anışına da benzetiş ve zannediş bulaşmış!
- با نماز او بیالوده ست خون ** ذکر تو آلودهی تشبیه و چون