English    Türkçe    فارسی   

2
1818-1827

  • “Bir nakış yapıp ona fesat tohumunu ekmekteki maksat nedir?
  • Zulüm ve fesat ateşini alevlendirip mescidi de, secde edenleri de yakmakta ne hikmet var?
  • Bir yalvarış için kan ve irin kaynağını coşturmak neden?” dedim. 1820
  • Ben bunların aynı hikmet olduğunu biliyorum. Fakat maksadım, bu hikmetin büsbütün açığa çıkması ve benim açıkça görmem.
  • O yakîn bana “Sus” dediği halde görme hırsı “ hayır, coş!” demekte.
  • Sen, Meleklere sırrını gösterdin. Böyle bir lezzet, kahır ve minhete değer!
  • Âdemin nurunu Meleklere açıkça arz ettin, müşküllerini halleyledin.
  • Ölümün sırrını hasredilmen söyler, yaprağın hikmetini meyveler anlatır! 1825
  • Kanın, meninin sırrı da insanın duygusudur; her artmanın sonu da nihayet eksilme!
  • Yazan kişi önce yazı yazacağı tahtayı yıkar, temizler; sonra ona harfleri yazar.