English    Türkçe    فارسی   

2
182-191

  • Üzümün gönlünde şarabı, tamam yoklukta bütün varlığı müşahede ederler.
  • Gök, onların işret meclislerinde ancak bir yudumcuk içer. Güneş, ancak onların cömertliğiyle bu sırmalı libası giyer.
  • Onlardan iki dostu bir arada gördün mü bil ki onlar hem birdir, hem altı yüz bin!
  • Onların sayıları dalgalar gibidir. Onlar rüzgâr, zahiren çoğaltır. 185
  • Halkın can güneşi, halkın pencerelere benzeyen bedenlerinde taaddüt eder, çoğalır.
  • Fakat güneşin kursuna bakarsan birdir. Bedenlerle mahcup olan kişi şüphededir.
  • Çokluk, ruhu Hayvanidedir, Ruhu insani ise birdir.
  • Hak, onlara mademki nurundan saçtı, Hakk’ın nuru, artık ayrılmaz.
  • Yoldaş, bir müddet usanmayı bırak da o güzelin tek benini sana anlatayım. 190
  • Onun güzelliği anlatılmaz, iki âlem de nedir? Onun yüzündeki benim aksi!