- Ölümün sırrını hasredilmen söyler, yaprağın hikmetini meyveler anlatır! 1825
- حشر تو گوید که سر مرگ چیست ** میوهها گویند سر برگ چیست
- Kanın, meninin sırrı da insanın duygusudur; her artmanın sonu da nihayet eksilme!
- سر خون و نطفه حسن آدمی است ** سابق هر بیشیی آخر کمی است
- Yazan kişi önce yazı yazacağı tahtayı yıkar, temizler; sonra ona harfleri yazar.
- لوح را اول بشوید بیوقوف ** آن گهی بروی نویسد او حروف
- Allah da önce gönlü kan eder, hor hakir gözyaşıyla yıkar, sonra o gönle sırları kaydeder.
- خون کند دل را و اشک مستهان ** بر نویسد بر وی اسرار آن گهان
- Yıkamakla, o levhi bir defter yapmak istediklerini bilmek, anlamak gerek.
- وقت شستن لوح را باید شناخت ** که مر آن را دفتری خواهند ساخت
- Bir evin temelini atacakları vakit oradaki eski ve evvelki yapıyı yıkarlar. 1830
- چون اساس خانهای میافگنند ** اولین بنیاد را بر میکنند
- Sonunda arı duru su çıkarmak için önce yerden toprak çıkarırlar.
- گل بر آرند اول از قعر زمین ** تا به آخر بر کشی ماء معین
- Çocuklar, hacamattan ağlarlar. Çünkü işin hikmetini bilmezler ki.
- از حجامت کودکان گریند زار ** که نمیدانند ایشان سر کار
- Hâlbuki adam, hacamatçıya para verir, kan içen hançere iltifatlarda bulunur.
- مرد خود زر میدهد حجام را ** مینوازد نیش خون آشام را
- Hamal ağır yükün altına koşar, yükü, başkalarından kapar.
- میدود حمال زی بار گران ** میرباید بار را از دیگران