English    Türkçe    فارسی   

2
1832-1841

  • Çocuklar, hacamattan ağlarlar. Çünkü işin hikmetini bilmezler ki.
  • Hâlbuki adam, hacamatçıya para verir, kan içen hançere iltifatlarda bulunur.
  • Hamal ağır yükün altına koşar, yükü, başkalarından kapar.
  • Yük için hamalların savaşlarına bak. Din işinde çalışma da böyledir. 1835
  • Rahatın aslı zahmet olduğu gibi acılıklar da nimetin önüdür.
  • Cennet, hoşumuza gitmeyen şeylerle kaplanmış, cehennem de zevkimize giden şeylerle dolmuştur.
  • Ateşin aslı yaş ağaç olduğu gibi ateşe yanan da Kevser’e ulaşmıştır.
  • Zindan da mihnetlere düşen adam, bir lokmanın, bir zevkin yüzünden düşmüştür.
  • Bir köşkte devlete erişen de bir savaş, bir mihnet karşılığı olarak o devleti bulmuştur. 1840
  • Kimi altına, gümüşe sahip olmuş, zenginlikte naziri olmayan bir dereceye erişmiş görürsen, bil ki o, kazanma zahmetine sabretmiştir.