- Ay, ancak geceleyin cilve eder. Gönlün istediği sevgiliyi gönül derdinden başka bir şey de arama.
- جز به شب جلوه نباشد ماه را ** جز به درد دل مجو دل خواه را
- Fakat sen, İsa’yı bıraktın da eşeği besledin. Hulâsa eşek gibi perdenin ardında kaldın gitti! 1850
- ترک عیسی کرده خر پروردهای ** لاجرم چون خر برون پردهای
- Bilgi ve irfan, İsa’nın talihidir, ey eşek sıfatlı, eşeğin talihi değil!
- طالع عیسی است علم و معرفت ** طالع خر نیست ای تو خر صفت
- Eşeğin anırmasını duyar, acırsın. Hâlbuki bilmezsin ki eşek, sana eşeklik telkin ediyor.
- نالهی خر بشنوی رحم آیدت ** پس ندانی خر خری فرمایدت
- İsa’ya acı, eşeğe değil. Tabiatı aklına baş etme.
- رحم بر عیسی کن و بر خر مکن ** طبع را بر عقل خود سرور مکن
- Bırak tabiatını, ağlaya dursun. Sen, ondan al, canın borcunu öde!
- طبع را هل تا بگرید زار زار ** تو از او بستان و وام جان گزار
- Yeter artık yıllarca eşeğe kul oldun. Çünkü eşeğe kul olan, eşeğin ardından gider. “Onları artta bırakın”dan murat nefsindir. 1855
- سالها خربنده بودی بس بود ** ز انکه خربنده ز خر واپس بود
- Nefis geride, aklın ilerde gerek.
- ز اخروهن مرادش نفس تست ** کاو به آخر باید و عقلت نخست
- Ama bu aşağılık akıl da eşekle aynı mizaçta. Çünkü bütün fikri onu nasıl elde ederimden ibaret.
- هم مزاج خر شده ست این عقل پست ** فکرش این که چون علف آرم بدست
- İsa’nın eşeği gönül mizacına malik olmuş, akıllar makamında yer tutmuştur.
- آن خر عیسی مزاج دل گرفت ** در مقام عاقلان منزل گرفت