English    Türkçe    فارسی   

2
1909-1918

  • Atlı “Eğer ben, bunu biraz çıtlatsaydım derhal yüreğin su kesilir, ödün patlardı.
  • گفت اگر من گفتمی رمزی از آن ** زهره‏ی تو آب گشتی آن زمان‏
  • Yılanı anlatsaydım, korkudan canın çıkıverirdi. 1910
  • گر ترا من گفتمی اوصاف مار ** ترس از جانت بر آوردی دمار
  • Mustafa “Canınızdaki düşmanı size, olduğu gibi anlatsam.
  • مصطفی فرمود اگر گویم به راست ** شرح آن دشمن که در جان شماست‏
  • Yiğitlerin bile ödü patlar.. ne yol yürümeğe takatları kalır, ne bir işin tasasına düşerler!
  • زهره‏های پر دلان هم بر درد ** نه رود ره نه غم کاری خورد
  • Ne kimsenin gönlünde niyaz etmeğe kudret kalır, ne tenin de oruç tutmaya, namaz kılmaya kuvvet” buyurdu.
  • نه دلش را تاب ماند در نیاز ** نه تنش را قوت روزه و نماز
  • Bunu duyan, kedi önündeki sıçan gibi yok olur; kurt önündeki kuzu gibi mahvolur..
  • همچو موشی پیش گربه لا شود ** همچو بره پیش گرگ از جا رود
  • Ne uyku uyuyabilir, ne yemek yiyebilir. Onun için ben sizi, bunu söylemeden terbiye etmekte, yetiştirmekteyim. 1915
  • اندر او نه حیله ماند نه روش ** پس کنم ناگفته تان من پرورش‏
  • Ebu Bekr-i Rebabi gibi susmakta, Davut gibi demire el vurmaktayım.
  • همچو بو بکر ربابی تن زنم ** دست چون داود در آهن زنم‏
  • Bu suretle de olmayacak şey, benim elimde mümkün olur, bir hale yola girer, kanadı yolunmuş kuşun bile kanadı çıkar.
  • تا محال از دست من حالی شود ** مرغ پر برکنده را بالی شود
  • Çünkü Allah’ın eli, insanların ellerinden üstündür. Tek Allah da bizim elimize “ Benim elim” demiştir.
  • چون ید الله فوق أیدیهم بود ** دست ما را دست خود فرمود احد