English    Türkçe    فارسی   

2
1952-1961

  • Dadı ve ana, çocuk ne vakit ağlayacak diye bahaneler ararlar.
  • دایه و مادر بهانه جو بود ** تا که کی آن طفل او گریان شود
  • Allah da sizin hacet çocuklarınızı, ağlasın da süt meydana gelsin diye yarattı;
  • طفل حاجات شما را آفرید ** تا بنالید و شود شیرش پدید
  • “Allah’ı çağırın” dedi; ağlayıp inlemeyi bırakma ki Allah’ın merhamet sütleri coşsun.
  • گفت ادعوا الله بی‏زاری مباش ** تا بجوشد شیرهای مهرهاش‏
  • Rüzgârın sesi de bizim gamımızı teskin etmek içindir, bulutun süt yağdırması da. Hele bir an sabret. 1955
  • هوی هوی باد و شیر افشان ابر ** در غم مااند یک ساعت تو صبر
  • “Rızkınız gökyüzündedir” ayetini duymadın mı? Neden bu aşağılık yere saplanıp kaldın?
  • فی السماء رزقکم بشنیده‏ای ** اندر این پستی چه بر چفسیده‏ای‏
  • Korkunu, ümitsizliğini gül sesleri bil. Onlar, seni aşağılıkların ta dibine kadar çekerler.
  • ترس و نومیدیت دان آواز غول ** می‏کشد گوش تو تا قعر سفول‏
  • Seni yücelere çeken her ses, bil ki yücelerden gelmektedir.
  • هر ندایی که ترا بالا کشید ** آن ندا می‏دان که از بالا رسید
  • Sana hırs veren her sesi de adamları paralayan bir kurt sesi bil.
  • هر ندایی که ترا حرص آورد ** بانگ گرگی دان که او مردم درد
  • Bu yücelik, mekân bakımından değildir. Bu yücelikler, akıl ve can yücelikleridir. 1960
  • این بلندی نیست از روی مکان ** این بلندیهاست سوی عقل و جان‏
  • Her sebep eserinden yücedir. Çakmak, kıvılcımdan üstündür.
  • هر سبب بالاتر آمد از اثر ** سنگ و آهن فایق آمد بر شرر