- “Rızkınız gökyüzündedir” ayetini duymadın mı? Neden bu aşağılık yere saplanıp kaldın?
- فی السماء رزقکم بشنیدهای ** اندر این پستی چه بر چفسیدهای
- Korkunu, ümitsizliğini gül sesleri bil. Onlar, seni aşağılıkların ta dibine kadar çekerler.
- ترس و نومیدیت دان آواز غول ** میکشد گوش تو تا قعر سفول
- Seni yücelere çeken her ses, bil ki yücelerden gelmektedir.
- هر ندایی که ترا بالا کشید ** آن ندا میدان که از بالا رسید
- Sana hırs veren her sesi de adamları paralayan bir kurt sesi bil.
- هر ندایی که ترا حرص آورد ** بانگ گرگی دان که او مردم درد
- Bu yücelik, mekân bakımından değildir. Bu yücelikler, akıl ve can yücelikleridir. 1960
- این بلندی نیست از روی مکان ** این بلندیهاست سوی عقل و جان
- Her sebep eserinden yücedir. Çakmak, kıvılcımdan üstündür.
- هر سبب بالاتر آمد از اثر ** سنگ و آهن فایق آمد بر شرر
- Birisi, azametli birinin alt yanına otursa bile hakikatte üst tarafına oturmuş sayılır.
- آن فلانی فوق آن سرکش نشست ** گر چه در صورت به پهلویش نشست
- Çünkü orasının üstünlüğü şeref bakımındandır. Başköşeden uzak olan yer, alçaktır.
- فوقی آن جاست از روی شرف ** جای دور از صدر باشد مستخف
- Kıvılcım çıkarmak için taş ve demir gerek. Bunların varlığına lüzum olduğundan bu ikisi, kıvılcımdan üstün sayılabilirse de.
- سنگ و آهن زین جهت که سابق است ** در عمل فوقی این دو لایق است
- Çakmaktan maksat taş ve demirden meydana gelen kıvılcım olduğundan, kıvılcım onlardan çok ileridedir. 1965
- و آن شرر از روی مقصودی خویش ** ز آهن و سنگ است زین رو پیش و بیش