- Ayı, ejderhadan feryat edince o er, ayıyı onun pençesinden kurtardı. 1970
- خرس چون فریاد کرد از اژدها ** شیر مردی کرد از جنگش جدا
- Hile ile babayiğitlik birleşti, er de ejderhayı bu kuvvetle alt edip öldürdü.
- حیلت و مردی بهم دادند پشت ** اژدها را او بدین قوت بکشت
- Ejderhanın gücü vardır ama hilesi yoktur. Senin hilen var ama hilenden üstün hile de var!
- اژدها را هست قوت حیله نیست ** نیز فوق حیلهی تو حیلهای است
- Hile ve tedbirini görünce yürü, o hile, o tedbir nereden geldi? O başlangıç tarafına dön, o tarafa yönel.
- حیلهی خود را چو دیدی باز رو ** کز کجا آمد سوی آغاز رو
- Aşağılık âlemde bulunan her şey yücelikten gelmiştir. Haydi, var gözünü yüceliklere dik.
- هر چه در پستی است آمد از علا ** چشم را سوی بلندی نه هلا
- Yücelere bakmak, önce gözü alır, kamaştırır ama sonra bakışa bir aydınlık bağışlar. 1975
- روشنی بخشد نظر اندر علی ** گر چه اول خیرگی آرد بلی
- Gözünü aydınlığa alıştır. Yok, eğer yarasaysan karanlıklara baka dur!
- چشم را در روشنایی خوی کن ** گر نه خفاشی نظر آن سوی کن
- Akıbeti görme, nurunun nişanesidir, bu şehvete düşmense senin mezarın.
- عاقبت بینی نشان نور تست ** شهوت حالی حقیقت گور تست
- Yüz türlü oyun görüp, yüz türlü tecrübe geçirip akıbeti gören kişi, bir tek oyun görene benzemez.
- عاقبت بینی که صد بازی بدید ** مثل آن نبود که یک بازی شنید
- Bir oyun gören, o tek oyuna öyle mağrur oldu ki ululanması yüzünden üstatlardan uzak kaldı.
- ز آن یکی بازی چنان مغرور شد ** کز تکبر ز اوستادان دور شد