English    Türkçe    فارسی   

2
2041-2050

  • Gökten kırk yıl kâselerle yemek geldi, duam bereketiyle taştan ırmak coştu.
  • ز آسمان چل سال کاسه و خوان رسید ** وز دعایم جویی از سنگی دوید
  • Bu ve buna benzer nice yüzlerce mucize, senin vehmini azaltmadı, eksiltmedi.
  • این و صد چندین و چندین گرم و سرد ** از تو ای سرد آن توهم کم نکرد
  • Fakat sihirli bir buzağı ses verdi. Allah’ım sensin diye derhal secde ettin.
  • بانگ زد گوساله‏ای از جادویی ** سجده کردی که خدای من تویی‏
  • O vehimlerini Nil götürdü, o soğuk anlayışın uykuya daldı.
  • آن توهمهات را سیلاب برد ** زیرکی باردت را خواب برد
  • Onun hakkında da niye kötü bir zanna düşmedin? Ey kötü suratlı, onun önüne nasıl baş koydun? 2045
  • چون نبودی بد گمان در حق او ** چون نهادی سر چنان ای زشت رو
  • Niçin onun hilesinden şüphelenmedin, onun ahmakları aldatan sihrinden niye işkillenmedin?
  • چون خیالت نامد از تزویر او ** وز فساد سحر احمق‏گیر او
  • Be aşağılık kişiler, Sâmirî kim oluyor ki âlemde bir Allah düzüp koşsun.
  • سامریی خود که باشد ای سگان ** که خدایی بر تراشد در جهان‏
  • Onun bu hilesine nasıl oldu da kapıldın, nasıl oldu da ona uydun, onunla aynı fikirde bulundun? Nasıl oldu da bütün şüpheleri attın, kurtuldun?
  • چون در این تزویر او یکدل شدی ** وز همه اشکالها عاطل شدی‏
  • Sence öküz, bir lâfla Allahlığa lâyık oluyor da sonra benim peygamberliğimde şüpheye düşüyorsun ha?
  • گاو می‏شاید خدایی را به لاف ** در رسولی‏ام تو چون کردی خلاف‏
  • Bir öküze eşeklikten secde ettin, aklın Sâmirînin sihrine av oldu. 2050
  • پیش گاوی سجده کردی از خری ** گشت عقلت صید سحر سامری‏