English    Türkçe    فارسی   

2
2061-2070

  • Leğeni damdan düşen, şöhreti âleme yayılan dertliden Hakk’ı gizledik, fakat gizlenmedi gitti.
  • Cahil olan ve Allah derdinden uzak bulunan kişiye de hakikat sırlarını nice defalar gösterdiler de o görmedi.
  • Gönül aynası saf olmalı ki orada çirkin suratı güzel surattan ayırt edebilsin”
  • Nasihatçinin, ayıya kapılan kimseyi, birçok nasihat verdikten sonra terk etmesi
  • O Müslüman, kızarak ve içinden “Lâ havle” diyerek ahmağı bırakıp gitti.
  • “Benim ona ciddiyetle nasihat vermemden, üstüne düşmemden, gönlündeki hayaller attı, büsbütün vehimlendi. 2065
  • Demek ki nasihat yolu kapandı” dedi. “Fa’rıd anhum” emrine bağlandı.
  • Verdiğin ilâç derdi arttırırsa sen de sözü isteyene söylet. Abese suresini okusana.
  • Allah “Kör, Hakk’ı diliyorsa onun yoksulluğu yüzünden gönlünü kırmak yaraşmaz.
  • Sen, halk, ulularından öğrensin diye uluları irşat etmek istiyorsun ama
  • Ey Ahmet, büyüklerin bir kısmı seni dinlemeye koyulunca hoşlandın, belki, 2070