- Bunların nakışlardan, suretlerden ibaret olduğunu, onlarınsa can bulunduğunu göstermek üzere unu, kepekten ayırırım. 2090
- آرد را پیدا کنم من از سبوس ** تا نمایم کاین نقوش است آن نفوس
- Ben, dünyada Allah terazisiyim. Hafif olan her şeyi ağırdan tefrik eder, gösteririm.
- من چو میزان خدایم در جهان ** وانمایم هر سبک را از گران
- Öküz, elbette bir buzağıyı Allah tanır. Eşek müşteri olup bir şey alsa, elbette ham kavun alır.
- گاو را داند خدا گوسالهای ** خر خریداری و در خور کالهای
- Ben öküz değilim ki, beni buzağı satın alsın. Ben, diken değilim ki beni deve yesin!
- من نه گاوم تا که گوسالهم خرد ** من نه خارم کاشتری از من چرد
- O, bana cevrettim sanır, hâlbuki hakikatte âdeta aynamı siler, cilâlar.”
- او گمان دارد که با من جور کرد ** بلکه از آیینهی من روفت گرد
- Bir delinin Calinus’a yaltaklanması, Calinus’un bundan korkması
- تملق کردن دیوانه جالینوس را و ترسیدن جالینوس
- Calinus, eshabına “Bana filân ilâcı verin” dedi. 2095
- گفت جالینوس با اصحاب خود ** مر مرا تا آن فلان دارو دهد
- İçlerinden birisi dedi ki: “Ey her fenni bilen üstat, bu ilâcı delilik için verirler.
- پس بدو گفت آن یکی ای ذو فنون ** این دوا خواهند از بهر جنون
- Delilikse, senin aklından uzak. Bu sözü bir daha söyleme!” Calinus, Bana bir deli baktı.
- دور از عقل تو این دیگر مگو ** گفت در من کرد یک دیوانه رو
- Bir müddet güzelce yüzümü seyretti. Bana göz kırptı; sonra yenimi yakamı yırttı.
- ساعتی در روی من خوش بنگرید ** چشمکم زد آستین من درید
- Eğer benim, onunla bir münasebetim olmasaydı o çirkin suratlı nasıl olur da bana yüz çevirirdi?
- گر نه جنسیت بدی در من از او ** کی رخ آوردی به من آن زشت رو