- Biri Yusuf yüzlü, İsa nefesli, öbürü bir kurt yahut çıngıraklı bir eşek. 2110
- آن یکی یوسف رخی عیسی نفس ** وین یکی گرگی و یا خر با جرس
- Biri Lâmekân âleminde uçmakta, öbürü köpekler gibi samanlıkta kalakalmış!
- آن یکی پران شده در لا مکان ** وین یکی در کاهدان همچون سگان
- Gül, hâl diliyle bokböceğine şu sözleri söyleyip durmaktadır: “Ey koltuğu kokmuş,
- با زبان معنوی گل با جعل ** این همیگوید که ای گنده بغل
- Gül bahçesinden kaçıyorsun ama bu nefretin gülistanın kemaline delâlet eder.
- گر گریزانی ز گلشن بیگمان ** هست آن نفرت کمال گلستان
- Benim gayretim, senin başına dikilmiş bir yasakçıdır. Ey bayağı mahlûk, buradan uzak ol.” Gül bokböceğine şöyle bağırmaktadır:
- غیرت من بر سر تو دور باش ** میزند کای خس از اینجا دور باش
- “Ey aşağılık mahlûk, sen benimle ihtilât edersen benim madenimdesin diye bir şüphe hasıl olabilir. 2115
- ور بیامیزی تو با من ای دنی ** این گمان آید که از کان منی
- Bülbüllere çayır, çimen yaraşır. Bokböceğine vatan da pisliktir.
- بلبلان را جای میزیبد چمن ** مر جعل را در چمین خوشتر وطن
- Tanrı, beni pislikten murdarlıktan arıttı. Başıma bir murdarı dikmesi lâyık mıdır?
- حق مرا چون از پلیدی پاک داشت ** چون سزد بر من پلیدی را گماشت
- Benim de bir damarım onlardandı, fakat Tanrı o damarı kesip attı. Artık o kötü damar bana nasıl hükmedebilir?
- یک رگم ز ایشان بد و آن را برید ** در من آن بد رگ کجا خواهد رسید
- Âdem’in bir nişanı ezelde şuydu: Melekler, ona secdeye lâyık olduğu için baş indirdiler, secde ettiler.
- یک نشان آدم آن بود از ازل ** که ملایک سر نهندش از محل