- Mademki yeminsiz ahdi bozuyor, yemin etse onu da bozar. 2135
- چون که بیسوگند پیمان بشکند ** گر خورد سوگند هم آن بشکند
- Çünkü nefsi, ağır yeminle bağlanan nefis, bundan daha ziyade daralır, perişan olur.
- ز آن که نفس آشفتهتر گردد از آن ** که کنی بندش به سوگند گران
- Bu, bir esirin hâkimi bağlanmasına benzer. Hâkim o bağı koparır, o bağdan kurtulur.
- چون اسیری بند بر حاکم نهد ** حاکم آن را بر درد بیرون جهد
- Kızgınlıkla o bağı, kölesinin kafasına fırlatıp atar. Nefis de o yemini, kendisine esir olan adamın suratına vurur.
- بر سرش کوبد ز خشم آن بند را ** میزند بر روی او سوگند را
- Sen onun “Ahitlerinize vefa edin” hükmünden el yıka. “ Yeminlerinizi koruyun, ahitlerinizde durun” hükmünü ona söyleme.
- تو ز اوفوا بالعقودش دست شو ** احفظوا أیمانکم با او مگو
- Kiminle ahdettiğini bilen tenini iplik haline kor, o ahdin etrafında dolanır, o ahdi örer durur. 2140
- و آن که حق را ساخت در پیمان سند ** تن کند چون تار و گرد او تند
- Mustafa Aleyhisselâm’ın bir hasta sahabenin hatırını sormaya gitmesi, hasta halini, hatırını sormasının faydası
- رفتن مصطفی علیه السلام به عیادت صحابی و بیان فایده عیادت
- Sahabeden biri hastalandı, o hastalık yüzünden zayıfladı, iplik gibi inceldi.
- از صحابه خواجهای بیمار شد ** و اندر آن بیماریش چون تار شد
- Mustafa halini, hatırını sormaya geldi. Çünkü Peygamber’in huyu tamamıyla lütuf ve keremden ibaretti.
- مصطفی آمد عیادت سوی او ** چون همه لطف و کرم بد خوی او
- Hastanın halini, hatırını sormaya gitmekte fayda vardır. Faydası da gene sanadır.
- در عیادت رفتن تو فایده است ** فایده آن باز با تو عایده است
- Birinci faydası şudur; O hasta adam, bir kutup, bir ulu şah olabilir.
- فایده اول که آن شخص علیل ** بوک قطبی باشد و شاه جلیل