- Sahabeden biri hastalandı, o hastalık yüzünden zayıfladı, iplik gibi inceldi.
- از صحابه خواجهای بیمار شد ** و اندر آن بیماریش چون تار شد
- Mustafa halini, hatırını sormaya geldi. Çünkü Peygamber’in huyu tamamıyla lütuf ve keremden ibaretti.
- مصطفی آمد عیادت سوی او ** چون همه لطف و کرم بد خوی او
- Hastanın halini, hatırını sormaya gitmekte fayda vardır. Faydası da gene sanadır.
- در عیادت رفتن تو فایده است ** فایده آن باز با تو عایده است
- Birinci faydası şudur; O hasta adam, bir kutup, bir ulu şah olabilir.
- فایده اول که آن شخص علیل ** بوک قطبی باشد و شاه جلیل
- Mademki inatçı adam, gönlünün iki gözü de yok, odunu ödağacından ayırt edemezsin. 2145
- ور نباشد قطب یار ره بود ** شه نباشد فارس اسپه بود
- Âlemde hazineler var. Beyhude üzülme, yorulma. Yalnız hiçbir viraneyi de definesiz bilme.
- پس صله یاران ره لازم شمار ** هر که باشد گر پیاده گر سوار
- Her dervişe ne olur, ne olmaz diye mülâzemette bulunadır, bir nişane buldun mu da artık onun etrafında adamakıllı dön, dolaş!
- ور عدو باشد همین احسان نکوست ** که به احسان بس عدو گشته است دوست
- Mademki sende o can gözü yok, her vücutta define var san!
- ور نگردد دوست کینش کم شود ** ز آن که احسان کینه را مرهم شود
- Kutup olmasa bile belki bir yol dostudur, padişah değilse bile bir atlı askerdir.
- بس فواید هست غیر این و لیک ** از درازی خایفم ای یار نیک
- Kim olursa olsun, ister yaya, ister atlı, yol dostlarıyla buluşmayı, onların halini sormayı, hatırlarını ele almayı lâzım bil. 2150
- حاصل این آمد که یار جمع باش ** هم چو بتگر از حجر یاری تراش