- Her dervişe ne olur, ne olmaz diye mülâzemette bulunadır, bir nişane buldun mu da artık onun etrafında adamakıllı dön, dolaş!
- ور عدو باشد همین احسان نکوست ** که به احسان بس عدو گشته است دوست
- Mademki sende o can gözü yok, her vücutta define var san!
- ور نگردد دوست کینش کم شود ** ز آن که احسان کینه را مرهم شود
- Kutup olmasa bile belki bir yol dostudur, padişah değilse bile bir atlı askerdir.
- بس فواید هست غیر این و لیک ** از درازی خایفم ای یار نیک
- Kim olursa olsun, ister yaya, ister atlı, yol dostlarıyla buluşmayı, onların halini sormayı, hatırlarını ele almayı lâzım bil. 2150
- حاصل این آمد که یار جمع باش ** هم چو بتگر از حجر یاری تراش
- Hatta o adam, düşman bile olsa yine ihsan iyidir. Çünkü ihsan yüzünden düşman bile adama dost olur.
- ز آن که انبوهی و جمع کاروان ** ره زنان را بشکند پشت و سنان
- Dost olmasa bile hiç olmazsa kini azalır. Çünkü ihsanda bulunmak, kine âdeta merhemdir.
- چون دو چشم دل نداری ای عنود ** که نمیدانی تو هیزم را ز عود
- Bundan başka daha nice faydaları var ama ey iyi adam, sözü uzatmadan korkuyorum.
- چون که گنجی هست در عالم مرنج ** هیچ ویران را مدان خالی ز گنج
- Sözün hülâsası şu: Topluluğa dost ol. Hatta bir dost bulamazsan put yapan Amad gibi taştan bir dost yont, onu sev!
- قصد هر درویش میکن از گزاف ** چون نشان یابی بجد میکن طواف
- Zira kalabalık ve kervan halkının çokluğu yol vurucuların belini kırar, onları kahreder. 2155
- چون تو را آن چشم باطن بین نبود ** گنج میپندار اندر هر وجود
- Ulu Tanrı’nın Musa Aleyhisselâm’a “Niçin hastalığımda benim halimi, hatırımı sormağa gelmedin?” diye vahyetmesi
- وحی کردن حق تعالی به موسی علیه السلام که چرا به عیادت من نیامدی
- Tanrı’dan Musa’ya şu hitap geldi: “Ey koltuğundan ayın doğduğunu gören!
- آمد از حق سوی موسی این عتاب ** کای طلوع ماه دیده تو ز جیب