Tanrı, “Evet, has ve seçilmiş bir kulun hastalanmıştı. İyice bir bak hele o, benim.
گفت آری بنده خاص گزین ** گشت رنجور او منم نیکو ببین
Onun özür serdetmesi benim özür serdetmemdir. Onun hastalığı benim hastalığımdır” buyurdu.
هست معذوریش معذوری من ** هست رنجوریش رنجوری من
Tanrı ile oturup kalkmak isteyen kişi veliler huzurunda otursun.
هر که خواهد همنشینی خدا ** تا نشیند در حضور اولیا
Velilerin huzurundan kesilirsen helâk oldun gitti. Çünkü sen küllü olmayan bir cüzüsün.
از حضور اولیا گر بسکلی ** تو هلاکی ز آن که جزوی بیکلی
Şeytan, birisini kerem sahiplerinden ayırırsa onu kimsiz, kimsesiz bir hale kor, o halde de bulunca başını yer, mahvedip gider.2165
هر که را دیو از کریمان وابرد ** بیکسش یابد سرش را او خورد
Topluluktan bir an bile ayrılmak bil ki Şeytan’ın hilesinden ibarettir.
یک بدست از جمع رفتن یک زمان ** مکر دیو است بشنو و نیکو بدان
Bağcının, sofi, fakîh ve alevîyi birbirinden ayırıp yalnız bırakması
تنها کردن باغبان صوفی و فقیه و علوی را از همدیگر
Bir bahçıvan, bahçesine üç tane hırsızın girdiğini gördü.
باغبانی چون نظر در باغ کرد ** دید چون دزدان به باغ خود سه مرد
Bu üç kişinin birisi bir fakîh, birisi bir şerif, bir tanesi de bir sofi idi. Üçü de hafif meşrep ve vefasız kimselerdi.
یک فقیه و یک شریف و صوفیی ** هر یکی شوخی بدی لایوفیی
Bahçıvan, kendi kendine “Bunlara karşı söyleyeceğim nice sözler, bunları ilzam için getireceğim yüzlerce deliller var. Fakat bunlar, bir topluluk. Topluluksa kuvvettir,
گفت با اینها مرا صد حجت است ** لیک جمعاند و جماعت قوت است
Tek başıma bu üç kişinin hakkından gelemem, Önce onları birbirinden ayırmak lâzım.2170
بر نیایم یک تنه با سه نفر ** پس ببرمشان نخست از همدگر