English    Türkçe    فارسی   

2
2161-2170

  • Tanrı, “Evet, has ve seçilmiş bir kulun hastalanmıştı. İyice bir bak hele o, benim.
  • Onun özür serdetmesi benim özür serdetmemdir. Onun hastalığı benim hastalığımdır” buyurdu.
  • Tanrı ile oturup kalkmak isteyen kişi veliler huzurunda otursun.
  • Velilerin huzurundan kesilirsen helâk oldun gitti. Çünkü sen küllü olmayan bir cüzüsün.
  • Şeytan, birisini kerem sahiplerinden ayırırsa onu kimsiz, kimsesiz bir hale kor, o halde de bulunca başını yer, mahvedip gider. 2165
  • Topluluktan bir an bile ayrılmak bil ki Şeytan’ın hilesinden ibarettir.
  • Bağcının, sofi, fakîh ve alevîyi birbirinden ayırıp yalnız bırakması
  • Bir bahçıvan, bahçesine üç tane hırsızın girdiğini gördü.
  • Bu üç kişinin birisi bir fakîh, birisi bir şerif, bir tanesi de bir sofi idi. Üçü de hafif meşrep ve vefasız kimselerdi.
  • Bahçıvan, kendi kendine “Bunlara karşı söyleyeceğim nice sözler, bunları ilzam için getireceğim yüzlerce deliller var. Fakat bunlar, bir topluluk. Topluluksa kuvvettir,
  • Tek başıma bu üç kişinin hakkından gelemem, Önce onları birbirinden ayırmak lâzım. 2170