English    Türkçe    فارسی   

2
217-226

  • Bunu deyip eteğini sıkıca beline doladı. “işte gittim, önce arpa, saman getireyim” dedi.
  • خادم این گفت و میان را بست چست ** گفت رفتم کاه و جو آرم نخست‏
  • Gitti ama ahır aklına bile gelmedi. Yalnız sofiyi aldattı.
  • رفت و از آخر نکرد او هیچ یاد ** خواب خرگوشی بدان صوفی بداد
  • Birkaç hazelenin yanına gitti, Sofinin sözlerine gülmeye, onunla alay etmeye koyuldu.
  • رفت خادم جانب اوباش چند ** کرد بر اندرز صوفی ریش‏خند
  • Sofi uzun zaman yolculukta bulunduğundan gözlerini yumup daldı, rüya görmeye başladı: 220
  • صوفی از ره مانده بود و شد دراز ** خوابها می‏دید با چشم فراز
  • Eşeği bir kurda sataşmıştı. Kurt, sırtından, oyluğundan onu paralıyordu.
  • کان خرش در چنگ گرگی مانده بود ** پاره‏ها از پشت و رانش می‏ربود
  • Uyanıp “Lâhavle. Bu ne biçim saçma rüya, Acaba o şefkatli hizmetçi nerede ki?” dedi.
  • گفت لاحول این چه مالیخولیاست ** ای عجب آن خادم مشفق کجاست‏
  • Yine daldı. Bu sefer eşeğini yolda giderken gâh, bir kuyuya, gâh bir çukura düşüyor gördü.
  • باز می‏دید آن خرش در راه رو ** گه به چاهی می‏فتاد و گه به گو
  • Türlü, türlü kötü rüyalar görüyordu. Rüyasında bazen Fatiha suresini, bazen Karia suresini okuyordu.
  • گونه‏گون می‏دید ناخوش واقعه ** فاتحه می‏خواند او و القارعه‏
  • “ Çare ne? Dostlar kalkıp gittiler. Bütün kapıları da kapadılar” dedi. 225
  • گفت چاره چیست یاران جسته‏اند ** رفته‏اند و جمله درها بسته‏اند
  • Yine “O Hizmetçiceğiz, bizimle tuz ekmek yemedi mi ki?
  • باز می‏گفت ای عجب آن خادمک ** نه که با ما گشت هم نان و نمک‏