- Bunu deyip eteğini sıkıca beline doladı. “işte gittim, önce arpa, saman getireyim” dedi.
- خادم این گفت و میان را بست چست ** گفت رفتم کاه و جو آرم نخست
- Gitti ama ahır aklına bile gelmedi. Yalnız sofiyi aldattı.
- رفت و از آخر نکرد او هیچ یاد ** خواب خرگوشی بدان صوفی بداد
- Birkaç hazelenin yanına gitti, Sofinin sözlerine gülmeye, onunla alay etmeye koyuldu.
- رفت خادم جانب اوباش چند ** کرد بر اندرز صوفی ریشخند
- Sofi uzun zaman yolculukta bulunduğundan gözlerini yumup daldı, rüya görmeye başladı: 220
- صوفی از ره مانده بود و شد دراز ** خوابها میدید با چشم فراز
- Eşeği bir kurda sataşmıştı. Kurt, sırtından, oyluğundan onu paralıyordu.
- کان خرش در چنگ گرگی مانده بود ** پارهها از پشت و رانش میربود
- Uyanıp “Lâhavle. Bu ne biçim saçma rüya, Acaba o şefkatli hizmetçi nerede ki?” dedi.
- گفت لاحول این چه مالیخولیاست ** ای عجب آن خادم مشفق کجاست
- Yine daldı. Bu sefer eşeğini yolda giderken gâh, bir kuyuya, gâh bir çukura düşüyor gördü.
- باز میدید آن خرش در راه رو ** گه به چاهی میفتاد و گه به گو
- Türlü, türlü kötü rüyalar görüyordu. Rüyasında bazen Fatiha suresini, bazen Karia suresini okuyordu.
- گونهگون میدید ناخوش واقعه ** فاتحه میخواند او و القارعه
- “ Çare ne? Dostlar kalkıp gittiler. Bütün kapıları da kapadılar” dedi. 225
- گفت چاره چیست یاران جستهاند ** رفتهاند و جمله درها بستهاند
- Yine “O Hizmetçiceğiz, bizimle tuz ekmek yemedi mi ki?
- باز میگفت ای عجب آن خادمک ** نه که با ما گشت هم نان و نمک