- Peygamber, o hastayı görünce halini hatırını sordu, o hakikî dosta iltifatlarda bulundu.
- چون پیمبر دید آن بیمار را ** خوش نوازش کرد یار غار را
- Adam, Peygamber’i görünce dirildi, sanki o anda yeniden yaratılmıştı.
- زنده شد او چون پیمبر را بدید ** گوییا آن دم مر او را آفرید
- Sahabe, “ astalık beni bu bahta eriştirdi; bu sultan sabah çağında beni dolaşmaya geldi.
- گفت بیماری مرا این بخت داد ** کامد این سلطان بر من بامداد
- Bu suretle bana sıhhat erişti, saltanatına bir hudut olmayan bu padişahın kademi bereketiyle iyileştim. 2255
- تا مرا صحت رسید و عاقبت ** از قدوم این شه بیحاشیت
- Ne güzel, ne mübarek ağrı, sızı. Ne mutlu, ne kutlu hastalık hararet, dert ve gece uykusuzluğu!
- ای خجسته رنج و بیماری و تب ** ای مبارک درد و بیداری شب
- İşte Tanrı bana bu kocalığımda lütuf ve kereminden böyle bir hastalık, böyle bir illet verdi.
- نک مرا در پیری از لطف و کرم ** حق چنین رنجوریی داد و سقم
- Arka ağrısı ihsan etti de her gece yarısı uykudan uyandırdı.
- درد پشتم داد هم تا من ز خواب ** بر جهم هر نیم شب لا بد شتاب
- Bütün gece manda gibi uyumayayım diye Hak, lütfetti, bana dertler ihsan etti.
- تا نخسبم جمله شب چون گاومیش ** دردها بخشید حق از لطف خویش
- Bu sınıklıktan da padişahların merhameti coştu. Cehennem de beni tehdit etmeden vazgeçti, sukût etti” dedi. 2260
- زین شکست آن رحم شاهان جوش کرد ** دوزخ از تهدید من خاموش کرد
- Ağrı, sızı ve hastalık hazinedir. Rahmetler ondadır. Deri yırtıldı mı iç tazelenir.
- رنج گنج آمد که رحمتها در اوست ** مغز تازه شد چو بخراشید پوست