- Yola düşmüş bir kurt gibi olan o karayılan, ejderha kesilmiştir. 2285
- اژدها گشته ست آن مار سیاه ** آن که کرمی بود افتاده به راه
- Fakat ejderha da, yılan da senin elinde asâ kesilir, ey Musa’nın canını bile sarhoş eden, ey Musa’yı bile kendisinden geçiren!
- اژدها و مار اندر دست تو ** شد عصا ای جان موسی مست تو
- Tanrı, sana “ Onu al, korkma, ejderha elinde asâ haline gelecek” hükmünü vermiştir.
- حکم خذها لا تخف دادت خدا ** تا به دستت اژدها گردد عصا
- Ey padişah, haydi, Yedi Beyzâyı göster. Kara gecelerden yepyeni bir sabah meydana getir.
- هین ید بیضا نما ای پادشاه ** صبح نو بگشا ز شبهای سیاه
- Bir cehennem yandı, alevlendi. Ona üfür ey nefesi, denizin nefesinden üstün ve artık olan!
- دوزخی افروخت در وی دم فسون ** ای دم تو از دم دریا فزون
- Deniz, hilebazdır, sana bir köpük gösterir; cehennemdir, sana bir hararet izhar eder. 2290
- بحر مکار است بنموده کفی ** دوزخ است از مکر بنموده تفی
- Onun için de gözüne ehemmiyetsiz görünür, bu suretle onu zebun görürsün, hışmın tepreşir.
- ز آن نماید مختصر در چشم تو ** تا زبون بینیش جنبد خشم تو
- Nitekim kalabalık askerde Peygamberin gözüne pek az göründü.
- همچنان که لشکر انبوه بود ** مر پیمبر را به چشم اندک نمود
- De Peygamber, tehlike görmeksizin onlara hücum etti. Eğer fazla görseydi çekinirdi.
- تا بر ایشان زد پیمبر بیخطر ** ور فزون دیدی از آن کردی حذر
- Ey Ahmet o bir inayetti ve sen onun ehliydin. Yoksa gönlün kötüleşir bozulurdu.
- آن عنایت بود و اهل آن بدی ** احمدا ور نه تو بد دل میشدی