- Ey Ahmet o bir inayetti ve sen onun ehliydin. Yoksa gönlün kötüleşir bozulurdu.
- آن عنایت بود و اهل آن بدی ** احمدا ور نه تو بد دل میشدی
- Tanrı, o zâhiri ve bâtınî savaşı ona da ehemmiyetsiz gösterdi, eshabına da. 2295
- کم نمود او را و اصحاب و را ** آن جهاد ظاهر وباطن خدا
- Bu suretle de kolay şeyi ona kolaylaştırdı, güçten de artık yüz çevirmez oldu.
- تا میسر کرد یسری را بر او ** تا ز عسری او بگردانید رو
- Düşmanı ona ehemmiyetsiz göstermek kutlu bir şeydi. Çünkü ona dost olan, yol yordamı öğreten Tanrı’ydı.
- کم نمودن مر و را پیروز بود ** که حقش یار و طریق آموز بود
- Fakat zafer için yardımcısı Tanrı olmayan kişiye gelince: Ona tavşan bile erkek aslan görünür!
- آن که حق پشتش نباشد از ظفر ** وای اگر گربش نماید شیر نر
- Vay uzaktan yüzü bir görür de gururlanarak, savaşa girişirse!
- وای اگر صدرا یکی بیند ز دور ** تا به چالش اندر آید از غرور
- Zülfikâr bir harbe gibi, erkek aslan da bir kedi gibi görünür de, 2300
- ز آن نماید ذو الفقاری حربهای ** ز آن نماید شیر نر چون گربهای
- Ahmak, yiğitçesine savaşa girişir, bu hileyle pençeye düşer.
- تا دلیر اندر فتد احمق به جنگ ** و اندر آردشان بدین حیلت به چنگ
- Bu suretle ateşe tapanlar, ateşgedeye kendi ayaklarıyla gelmiş olurlar.
- تا به پای خویش باشند آمده ** آن فلیوان جانب آتشکده
- O iş sana bir saman çöpü gibi görünür. Hemencecik onu üfler, yerinden uçururum sanırsın.
- کاه برگی مینماید تا تو زود ** پف کنی کاو را برانی از وجود