- O seni o kadar mamur ve baki bir hale soktu ki, Dehrî, nihayet senin evveline evvel yok sandı.
- آن چنان معمور و باقی داشتت ** تا که دهری از ازل پنداشتت
- Şükür olsun ki senin evvelini bildik. Peygamberler sırrını söyledi.
- شکر دانستیم آغاز ترا ** انبیا گفتند آن راز ترا
- İnsan olan bilir ki o, sonradan yapılmalıdır. Fakat evde ağ kuran örümcek ne bilsin! 2320
- آدمی داند که خانه حادث است ** عنکبوتی نه که در وی عابث است
- Sivrisinek ne bilir, bu bağ kimin? Baharın doğar, kışın ölür.
- پشه کی داند که این باغ از کی است ** کاو بهاران زاد و مرگش در دی است
- Tahta içinde sınık bir halde doğan kurt, tahtanın fidanlık halini bilir mi?
- کرم کاندر چوب زاید سست حال ** کی بداند چوب را وقت نهال
- Bilse bilse o vakit mahiyeti itibariyle akıl sahibi olur, isterse sureti kurt olsun.
- ور بداند کرم از ماهیتش ** عقل باشد کرم باشد صورتش
- Akıl, kendini renk, renk, çeşit, çeşit gösterir, ama peri gibi o suretlerden fersahlarca uzaktır.
- عقل خود را مینماید رنگها ** چون پری دور است از آن فرسنگها
- Hatta peri de nedir ki? Melekten bile üstündür. Fakat sen sinek kanatlısın da onun için aşağılarda uçuyorsun. 2325
- از ملک بالاست چه جای پری ** تو مگس پری به پستی میپری
- Gerçi aklın, seni yüceliklere çekmekte; ama taklit kurşun aşağılıklarda yayılmakta.
- گر چه عقلت سوی بالا میپرد ** مرغ تقلیدت به پستی میچرد
- Taklitten doğan bilgi canımızın vebalidir, iğretidir. Bizse o bizim malımızdır diye oturup kalmışız.
- علم تقلیدی وبال جان ماست ** عاریه ست و ما نشسته کان ماست