English    Türkçe    فارسی   

2
2345-2354

  • Sen de o anlayış, o bilgi olmadıkça yine fışkıyı ödağacından ayırt edemezsin. 2345
  • مر ترا آن فهم و آن دانش نبود ** واندانستی تو سرگین را ز عود
  • Veli, kendisine deliliği perde etti mi, ey kör, sen onu nasıl tanıyabilirsin?
  • از جنون خود را ولی چون پرده ساخت ** مر و را ای کور کی خواهی شناخت‏
  • Eğer yakîn gözün açıksa bak da her taşın altında bir erin gizli olduğunu gör!
  • گر ترا باز است آن دیده‏ی یقین ** زیر هر سنگی یکی سرهنگ بین‏
  • Yol gösterici ortada, göz önünde; her Kelîm’in bir kilime bürünmüş olduğu meydandadır.
  • پیش آن چشمی که باز و رهبر است ** هر گلیمی را کلیمی در بر است‏
  • Veliyi meşhur eden yine velidir. Veli, kime dilerse nasip verir.
  • مر ولی را هم ولی شهره کند ** هر که را او خواست با بهره کند
  • Fakat deliliğe vurdu mu kimse akıl edip de onu anlayamaz. 2350
  • کس نداند از خرد او را شناخت ** چون که او مر خویش را دیوانه ساخت‏
  • Bir hırsız, körden bir şey çaldı mı kör, onu bulabilir mi hiç?
  • چون بدزدد دزد بینایی ز کور ** هیچ یابد دزد را او در عبور
  • Hırsız, gelip ona çatsa bile kör, hırsız kimdir? Ne anlasın?
  • کور نشناسد که دزد او که بود ** گر چه خود بر وی زند دزد عنود
  • Köpek, kör yoksulu ısırsa bile kör, kendisini dalayan köpeği nereden bilecek?
  • چون گزد سگ کور صاحب ژنده را ** کی شناسد آن سگ درنده را
  • Köpeğin kör bir dilenciye saldırması
  • حمله بردن سگ بر کور گدا
  • Bir köpek, mahallede bir kör bir dilenciye savaş aslanı gibi saldırdı.
  • یک سگی در کوی بر کور گدا ** حمله می‏آورد چون شیر وغا