- Muhtesip, “Ben şunu, bunu bilmem, kalk. Marifet satıp durma. Bu dırıltıyı bırak” dedi. 2395
- محتسب گفت این ندانم خیز خیز ** معرفت متراش و بگذار این ستیز
- Adam, “Yürü be, sen neredesin, ben nerede?” deyince, Muhtesip, “ Hadi kalk, zindana gel” dedi.
- گفت رو تو از کجا من از کجا ** گفت مستی خیز تا زندان بیا
- Sarhoş dedi ki: “Be Muhtesip, beni bırak da yürü işine. Çıplak adamdan rehin alabilir misin sen?
- گفت مست ای محتسب بگذار و رو ** از برهنه کی توان بردن گرو
- Eğer benim yürümeye kuvvetim olsaydı burada yatar mıydım. Evime giderdim.
- گر مرا خود قوت رفتن بدی ** خانهی خود رفتمی وین کی شدی
- Eğer benim de aklım olsaydı, imkânını bulsaydım şeyhler gibi dükkân başında bulunurdum.”
- من اگر با عقل و با امکانمی ** همچو شیخان بر سر دکانمی
- Adam’ın halini anlamak için o ulu zatı ikinci defa olarak konuşturması
- دوم بار در سخن کشیدن سایل آن بزرگ را تا حال او معلوم تر گردد
- O, büyük adamın ahvalini öğrenmek isteyen adam “ Ey sopayı at edinip binen atlı, bir an için olsun atını bu tarafa sür dedi. 2400
- گفت آن طالب که آخر یک نفس ** ای سواره بر نی این سو ران فرس
- Adam, “Çabuk söyle, atım çok serkeştir, pek huyludur.
- راند سوی او که هین زوتر بگو ** کاسب من بس توسن است و تند خو
- Çabuk ol ki seni tepmesin. Ne soracaksan açıkça sor bakalım” diyerek sopasını o tarafa sürdü.
- تا لگد بر تو نکوبد زود باش ** از چه میپرسی بیانش کن تو فاش
- Adam gönlündeki sırrı söylemeye imkân bulamadı. Ondan vazgeçip veliyi alaya aldı.
- او مجال راز دل گفتن ندید ** زو برون شو کرد و در لاغش کشید
- Dedi ki: “Bu sokakta oturan kadınlardan birini almak istiyorum. Benim gibi bir adama acaba hangisi lâyık?”
- گفت میخواهم در این کوچه زنی ** کیست لایق از برای چون منی