- O, büyük adamın ahvalini öğrenmek isteyen adam “ Ey sopayı at edinip binen atlı, bir an için olsun atını bu tarafa sür dedi. 2400
- گفت آن طالب که آخر یک نفس ** ای سواره بر نی این سو ران فرس
- Adam, “Çabuk söyle, atım çok serkeştir, pek huyludur.
- راند سوی او که هین زوتر بگو ** کاسب من بس توسن است و تند خو
- Çabuk ol ki seni tepmesin. Ne soracaksan açıkça sor bakalım” diyerek sopasını o tarafa sürdü.
- تا لگد بر تو نکوبد زود باش ** از چه میپرسی بیانش کن تو فاش
- Adam gönlündeki sırrı söylemeye imkân bulamadı. Ondan vazgeçip veliyi alaya aldı.
- او مجال راز دل گفتن ندید ** زو برون شو کرد و در لاغش کشید
- Dedi ki: “Bu sokakta oturan kadınlardan birini almak istiyorum. Benim gibi bir adama acaba hangisi lâyık?”
- گفت میخواهم در این کوچه زنی ** کیست لایق از برای چون منی
- Veli, “Dünyada üç türlü kadın vardır. İkisi zahmet ve mihnetten ibarettir, biri daimi bir hazinedir. 2405
- گفت سه گونه زناند اندر جهان ** آن دو رنج و این یکی گنج روان
- Onu alırsan tamamıyla senin olur. İkincisinin yarısı senin olur, yarısı senden ayrı kalır.
- آن یکی را چون بخواهی کل تراست ** و آن دگر نیمی ترا نیمی جداست
- Üçüncü ise hiç sana mal olmaz. Bunu duydun ya. Hadi şimdi yürü, ben gidiyorum.
- و آن سوم هیچ او ترا نبود بدان ** این شنودی دور شو رفتم روان
- Sen de durma atım seni tepelemesin. Yoksa bir düştün mü, bir daha kalkamazsın!” dedi.
- تا ترا اسبم نپراند لگد ** که بیفتی بر نخیزی تا ابد
- Şeyh, sopasını sürüp çocukların arasına katıldı. O genç adam ona tekrar bağırdı.
- شیخ راند اندر میان کودکان ** بانگ زد بار دگر او را جوان