English    Türkçe    فارسی   

2
2403-2412

  • Adam gönlündeki sırrı söylemeye imkân bulamadı. Ondan vazgeçip veliyi alaya aldı.
  • او مجال راز دل گفتن ندید ** زو برون شو کرد و در لاغش کشید
  • Dedi ki: “Bu sokakta oturan kadınlardan birini almak istiyorum. Benim gibi bir adama acaba hangisi lâyık?”
  • گفت می‏خواهم در این کوچه زنی ** کیست لایق از برای چون منی‏
  • Veli, “Dünyada üç türlü kadın vardır. İkisi zahmet ve mihnetten ibarettir, biri daimi bir hazinedir. 2405
  • گفت سه گونه زن‏اند اندر جهان ** آن دو رنج و این یکی گنج روان‏
  • Onu alırsan tamamıyla senin olur. İkincisinin yarısı senin olur, yarısı senden ayrı kalır.
  • آن یکی را چون بخواهی کل تراست ** و آن دگر نیمی ترا نیمی جداست‏
  • Üçüncü ise hiç sana mal olmaz. Bunu duydun ya. Hadi şimdi yürü, ben gidiyorum.
  • و آن سوم هیچ او ترا نبود بدان ** این شنودی دور شو رفتم روان‏
  • Sen de durma atım seni tepelemesin. Yoksa bir düştün mü, bir daha kalkamazsın!” dedi.
  • تا ترا اسبم نپراند لگد ** که بیفتی بر نخیزی تا ابد
  • Şeyh, sopasını sürüp çocukların arasına katıldı. O genç adam ona tekrar bağırdı.
  • شیخ راند اندر میان کودکان ** بانگ زد بار دگر او را جوان‏
  • “Gel de hiç olmazsa şunu etraflıca anlat. Bu söylediğin üç çeşit kadın kimlerdir? Onu bir söyle!” 2410
  • که بیا آخر بگو تفسیر این ** این زنان سه نوع گفتی بر گزین‏
  • Şeyh, yine onun yanına at sürüp dedi ki: “Bakir, tamamıyla sana mal olur, gamdan kurtulursun.
  • راند سوی او و گفتش بکر خاص ** کل ترا باشد ز غم یابی خلاص‏
  • Yarısı senin olan da duldur. Fakat hiçbir suretle sana mal olmayan, evlâdı olan kadındır.
  • و انکه نیمی آن تو بیوه بود ** و انکه هیچست آن عیال با ولد