- Şeyh, yine onun yanına at sürüp dedi ki: “Bakir, tamamıyla sana mal olur, gamdan kurtulursun.
- راند سوی او و گفتش بکر خاص ** کل ترا باشد ز غم یابی خلاص
- Yarısı senin olan da duldur. Fakat hiçbir suretle sana mal olmayan, evlâdı olan kadındır.
- و انکه نیمی آن تو بیوه بود ** و انکه هیچست آن عیال با ولد
- İlk kocasından evlâdı olursa sevgisi de, bütün hâtıraları da oraya gider.
- چون ز شوی اولش کودک بود ** مهر و کل خاطرش آن سو رود
- Hadi git, atım seni tepmesin. Uzaklaş, yoksa serkeş atımın nalı seni ezer!
- دور شو تا اسب نندازد لگد ** سم اسب توسنم بر تو رسد
- Şeyh yine hay huy edip sopasını sürdü, yine çocukları yanına çağırdı. 2415
- های و هویی کرد شیخ و باز راند ** کودکان را باز سوی خویش خواند
- Adam tekrar bağırdı: “Ey ulu padişah, bir sualim kaldı, gel!” dedi.
- باز بانگش کرد آن سایل بیا ** یک سؤالم ماند ای شاه کیا
- Şeyh tekrar o tarafa gelip “Çabuk söyle, nedir? Çok duramam, çünkü o çocuk meydandan topumu kaptı!” dedi.
- باز راند این سو بگو زودتر چه بود ** که ز میدان آن بچه گویم ربود
- Adam “Ey Padişah, bu kadar akla, edebe sahip olduğun halde bu ne divanelik, bu ne iş. Şaşılacak şey!
- گفت ای شه با چنین عقل و ادب ** این چه شیداست این چه فعل است ای عجب
- Sen söz söylerken Aklı Küllünde ötesindesin; bir güneş olduğun halde nasıl delilikle gizleniyorsun” dedi.
- تو ورای عقل کلی در بیان ** آفتابی در جنون چونی نهان
- Şeyh dedi ki: ”Bu külhanbeyleri beni bu şehre kadı yapmaya karar verdiler. 2420
- گفت این اوباش رایی میزنند ** تا در این شهر خودم قاضی کنند