English    Türkçe    فارسی   

2
2423-2432

  • Şeriatta da senden aşağı birisini kendimize ulu yapmamıza müsaade yok.' dediler.
  • در شریعت نیست دستوری که ما ** کمتر از تو شه کنیم و پیشوا
  • Bunun zoruyla kendimi deli gösterdim, deliliğe Tanrı rahmeti geç erişir ama adamakıllı eriyordum. Fakat hakikatte evvelce ne idiysem yine oyum benim ben.
  • زین ضرورت گیج و دیوانه شدم ** لیک در باطن همانم که بدم‏
  • Aklım hazinedir, ben viraneyim. Deliyim hazineyi gösterirsem! 2425
  • عقل من گنج است و من ویرانه‏ام ** گنج اگر پیدا کنم دیوانه‏ام‏
  • Divane odur ki divane olmadı, divane odur ki bu bekçiyi gördüğü halde evine girmedi.
  • اوست دیوانه که دیوانه نشد ** این عسس را دید و در خانه نشد
  • Benim bilgim cevherdir, araz değil. Bu değerli bilgi, bir maksada erişmek için değil ki.
  • دانش من جوهر آمد نه عرض ** این بهایی نیست بهر هر غرض‏
  • Ben şeker madeniyim, şeker kamışıyım, hem benden yetişmekte, hem ben yiyorum.
  • کان قندم نیستان شکرم ** هم ز من می‏روید و من می‏خورم‏
  • Bir bilgiyi işiten kişi beğenmez, kabul eylemez, feryat ederse o bilgi taklit bilgisidir, öğrenilerek elde edilmiştir.( adama mal olmamıştır.)
  • علم تقلیدی و تعلیمی است آن ** کز نفورش مستمع دارد فغان‏
  • Çünkü geçim elde edilmiştir, gönül aydınlatmak için değil. Bu ilim de, talibi gibi aşağılık dünya ilmidir. 2430
  • چون پی دانه نه بهر روشنی است ** همچو طالب علم دنیای دنی است‏
  • Bazı adamlar, havas ve avama görünmek için ilim öğrenmek ister, bu âlemden halâs olmak için değil.
  • طالب علم است بهر عام و خاص ** نی که تا یابد از این عالم خلاص‏
  • Böyle adam fareye benzer; her tarafı deler ama vuslat nurlarından gafildir.
  • همچو موشی هر طرف سوراخ کرد ** چون که نورش راند از در گشت سرد