English    Türkçe    فارسی   

2
2426-2435

  • Divane odur ki divane olmadı, divane odur ki bu bekçiyi gördüğü halde evine girmedi.
  • اوست دیوانه که دیوانه نشد ** این عسس را دید و در خانه نشد
  • Benim bilgim cevherdir, araz değil. Bu değerli bilgi, bir maksada erişmek için değil ki.
  • دانش من جوهر آمد نه عرض ** این بهایی نیست بهر هر غرض‏
  • Ben şeker madeniyim, şeker kamışıyım, hem benden yetişmekte, hem ben yiyorum.
  • کان قندم نیستان شکرم ** هم ز من می‏روید و من می‏خورم‏
  • Bir bilgiyi işiten kişi beğenmez, kabul eylemez, feryat ederse o bilgi taklit bilgisidir, öğrenilerek elde edilmiştir.( adama mal olmamıştır.)
  • علم تقلیدی و تعلیمی است آن ** کز نفورش مستمع دارد فغان‏
  • Çünkü geçim elde edilmiştir, gönül aydınlatmak için değil. Bu ilim de, talibi gibi aşağılık dünya ilmidir. 2430
  • چون پی دانه نه بهر روشنی است ** همچو طالب علم دنیای دنی است‏
  • Bazı adamlar, havas ve avama görünmek için ilim öğrenmek ister, bu âlemden halâs olmak için değil.
  • طالب علم است بهر عام و خاص ** نی که تا یابد از این عالم خلاص‏
  • Böyle adam fareye benzer; her tarafı deler ama vuslat nurlarından gafildir.
  • همچو موشی هر طرف سوراخ کرد ** چون که نورش راند از در گشت سرد
  • Nuru, sahraya yol bulamadığı için ona bu karanlık kuyusu, hoş bir meskendir.
  • چون که سوی دشت و نورش ره نبود ** هم در آن ظلمات جهدی می‏نمود
  • Fakat Tanrı, ona akıl kanadını ihsan ederse farelikten kurtulur, kuşlar gibi uçar.
  • گر خدایش پر دهد پر خرد ** برهد از موشی و چون مرغان پرد
  • Kanat aramazsa yerin dibinde kalır, Simâk burcuna yol bulmaktan ümitsiz bir hale düşer. 2435
  • ور نجوید پر بماند زیر خاک ** ناامید از رفتن راه سماک‏