English    Türkçe    فارسی   

2
2461-2470

  • Her yanı aydınlatan Peygamber’in himmeti, ona hatırlayamadığını hatırlattı.
  • Hakla bâtıl arasını ayırt eden aydınlık, gönülden gönle açılmış olan pencereden parladı.
  • Dedi ki: “Ya Resulallah, bir hezeyandır ettim, şimdicek duamı hatırladım.
  • Daima günaha giriftar olup duruyordum. Denize düşenin yılana sarılması gibi önüme ne gelirse sarılıyordum.
  • Sen, suçluları çok şiddetli azaplarla tehdit etmiştin. 2465
  • Istıraba düştüm, çarem kalmadı. Bağ pek sıkı, kilit kapalıydı.
  • Ne sabredebiliyordum. Ne kaçacak, kurtulacak yer vardı. Ne tövbe etmeye bir ümidim kalmıştı, ne dayanmama imkân.
  • Elemden Harut’la Marut gibi ah ederek dedim ki: Ey yaratan Tanrı’m.
  • Harut’la Marut tehlikeden kurtulmak için Bâbil Kuyusunu dilediler.
  • Gürbüz, akıllı, hatta sihirbaza benzer, her şeye muktedir oldukları halde onlar bile ahret azabını o kuyuda çekmek istediler. 2470