English    Türkçe    فارسی   

2
2498-2507

  • Kendimizi de gördük, rüsvay oluşumuzu da. Padişahım, bizi fazla imtihana çekme.
  • خویش را دیدیم و رسوایی خویش ** امتحان ما مکن ای شاه بیش‏
  • De ey kerem sahibi ve yardımı istenen Tanrı, öbür ayıplarımızı, öbür kötülüklerimizi gizli bırak.
  • تا فضیحت‏های دیگر را نهان ** کرده باشی ای کریم مستعان‏
  • Sen cemalde, kemalde sonsuzun; biz eğrilikte sapıklıkta sonsuz! 2500
  • بی‏حدی تو در جمال و در کمال ** در کژی ما بی‏حدیم و در ضلال‏
  • Şu bir avuç aşağılık kişililerin kötülükteki sonsuzluğunu sonsuz lütfunla, cemal ve kemalinle ört.
  • بی‏حدی خویش بگمار ای کریم ** بر کژی بی‏حد مشتی لئیم‏
  • Aman elbisemizden zaten bir tek iplik kaldı. Bir şehirdik, tek bir duvarımız yerinde.
  • هین که از تقطیع ما یک تار ماند ** مصر بودیم و یکی دیوار ماند
  • Ey sahibimiz, şu kalanı koru, şu kalanı koru da Şeytan, tamamıyla sevinmesin.
  • البقیه البقیه ای خدیو ** تا نگردد شاد کلی جان دیو
  • Bizim hatırımız için değil, suçluları yine arayıp kayırdığın o kadim lütfun hakkı için Yarabbi.
  • بهر ما نه بهر آن لطف نخست ** که تو کردی گمرهان را باز جست‏
  • Mademki kudretini gösterdin, merhametini de göster, ey et ve yağ parçalarına merhametler ihsan eden Tanrı. 2505
  • چون نمودی قدرتت بنمای رحم ** ای نهاده رحمها در لحم و شحم‏
  • Eğer bu dua gazabını arttırıyorsa ulu Tanrı, sen bize bir dua öğret.
  • این دعا گر خشم افزاید ترا ** تو دعا تعلیم فرما مهترا
  • Nitekim Âdem cennetten çıkınca ona tövbe etmeyi nasip ettin de kötü Şeytan'dan kurtuldu.
  • آن چنان کادم بیفتاد از بهشت ** رجعتش دادی که رست از دیو زشت‏