- Nihayet kötülüğün, sonunda dönüp kötülükte bulunana geleceğini, ona ziyan vereceğini anlamaz.
- تا نداند که هر آن که کرد بد ** عاقبت باز آید و بر وی زند
- Kendisini mat edecek şeylerin hepsini aksine görür. Hâlbuki mat olan kendisidir, kendisi ziyan eder! 2515
- جمله فرزین بندها بیند بعکس ** مات بر وی گردد و نقصان و وکس
- Çünkü kendisi bir hiçten ibaret olduğunu görse, yarasının öldürücü ve şiddetli olduğunu bilse,
- ز انکه گر او هیچ بیند خویش را ** مهلک و ناسور بیند ریش را
- Böyle görüş, böyle biliş, adamın gönlünü dertlendirir. Dert de onu hicaptan çıkarırdı.
- درد خیزد زین چنین دیدن درون ** درد او را از حجاب آرد برون
- Anaları doğum ağrısı tutmasa çocuk doğmaya hiçbir yol bulamaz.
- تا نگیرد مادران را درد زه ** طفل در زادن نیابد هیچ ره
- Bu emanet gönüldedir, gönülde gebe. Bu nasihatlerse ebeye benzer.
- این امانت در دل و دل حامله ست ** این نصیحتها مثال قابله ست
- Ebe “Kadının ağrısı yok, ağrı lâzım, ağrı çocuğa yoldur” der. 2520
- قابله گوید که زن را درد نیست ** درد باید درد کودک را رهی است
- Dertsiz kişi yol vurucudur, dertsizlik “Enel Hak- ben Hakk’ım” demektir.
- آن که او بیدرد باشد ره زن است ** ز انکه بیدردی انا الحق گفتن است
- Bu “Ene” sözünü vakitsiz söylemek; lânete düşmektir, “Ene” yi vaktinde söylemek rahmettir.
- آن انا بیوقت گفتن لعنت است ** آن انا در وقت گفتن رحمت است
- Mansur’un “Ene” deyişi, şüphe yok ki rahmetten ibarettir; fakat Firavunun “ Ene” deyişine bir bak, lânetin ta kendisi!
- آن انا منصور رحمت شد یقین ** آن انا فرعون لعنت شد ببین