English    Türkçe    فارسی   

2
2593-2602

  • Dünyada elbisen var, zenginleştin; fakat bu âlemden gidince nasıl edeceksin?
  • در جهان پوشیده گشتی و غنی ** چون برون آیی از اینجا چون کنی‏
  • Ahiret için de bir sanat öğren ki mağfiret kazancını elde edesin.
  • پیشه‏ای آموز کاندر آخرت ** اندر آید دخل کسب مغفرت‏
  • O cihan da pazarla, kazançla dolu bir şehirdir. Zannetme ki kazanma yalnız bu âlemdedir ve bu kazanç kâfidir! 2595
  • آن جهان شهری است پر بازار و کسب ** تا نپنداری که کسب اینجاست حسب‏
  • Ulu Tanrı “Bu cihanın kazancı, o kazancın yanında çocuk oyuncağıdır” dedi.
  • حق تعالی گفت کاین کسب جهان ** پیش آن کسب است لعب کودکان‏
  • Hani bir çocuk, öbür çocuğun üstüne yürür, onunla konuşuyor birleşiyor gibi hareketlerde bulunur ya..
  • همچو آن طفلی که بر طفلی تند ** شکل صحبت کن مساسی می‏کند
  • Çocuklar, dükkâncılık oynarlar ya fakat zaman geçirmeden başka, ellerine bir şey girmez.
  • کودکان سازند در بازی دکان ** سود نبود جز که تعبیر زبان‏
  • Gece gelip çatar, çocuk evine aç döner, Öbür çocuklar giderler, tek başına kalakalır.
  • شب شود در خانه آید گرسنه ** کودکان رفته بمانده یک تنه‏
  • Bu âlem oyun yeridir, ölüm de gece. Geri döner gidersin, fakat kese bomboş, sen de yorgun argın! 2600
  • این جهان بازی‏گه است و مرگ شب ** باز گردی کیسه خالی پر تعب‏
  • Be serkeş herif, din kazancı; aşktır, gönül cezbesidir, Hak nuruna kabiliyettir.
  • کسب دین عشق است و جذب اندرون ** قابلیت نور حق دان ای حرون‏
  • Bu aşağılık nefis, senden fâni kazanç ister. Fakat niceye bir aşağılık şeyleri kazanıp duracaksın, bırak artık, yeter.
  • کسب فانی خواهدت این نفس خس ** چند کسب خس کنی بگذار بس‏