- Aksırana “Çok yaşa “ demek dostluktan olduğu gibi, kıskançlık da dostluğun şartıdır.
- هست شرط دوستی غیرت پزی ** همچو شرط عطسه گفتن دیر زی
- Onun oyununda bundan başka bir oyun yoktu ki? Oyna dedi, ben ne bilirim ki ona katayım? 2645
- چون که بر نطعش جز این بازی نبود ** گفت بازی کن چه دانم در فزود
- Bir tek oyunum vardı, oynadım, kendimi kaldırıp belâya attım.
- آن یکی بازی که بد من باختم ** خویشتن را در بلا انداختم
- Belâda da onun lezzetlerini tatmak istedim, ona mat oldum, ona mat oldum, ona mat oldum!
- در بلا هم میچشم لذات او ** مات اویم مات اویم مات او
- Ey ulu kişi, bu altı cihetli âlemde kim, kendisini altı duygu kapısından kurtarabilir ki?
- چون رهاند خویشتن را ای سره ** هیچ کس در شش جهت از شش دره
- Altının cüz’ü, nasıl olurda küllünden kurtulur? Hele keyfiyetsiz Tanrı onu eğri yaratmışsa!
- جزو شش از کل شش چون وارهد ** خاصه که بیچون مر او را کژ نهد
- Bu altı cihet içinde ateşe dalmış kişiyi ancak altı ciheti yaratan Tanrı kurtarabilir. 2650
- هر که در شش او درون آتش است ** اوش برهاند که خلاق شش است
- Küfür olsun, iman olsun, onun eliyle dokunmadır, onundur.”
- خود اگر کفر است و گر ایمان او ** دست باف حضرت است و آن او
- Muaviye’nin tekrar İblis’e İblis’in hilelerini anlatması
- باز تقریر کردن معاویه با ابلیس مکر او را
- Emîr ona dedi ki: “Bunlar doğru. Fakat bunlardan senin payın eksik.
- گفت امیر او را که اینها راست است ** لیک بخش تو ازینها کاست است
- Sen, benim gibi yüz binlerce kişinin yolunu urdum delik deldin, hazineye girdin!
- صد هزاران را چو من تو ره زدی ** حفره کردی در خزینه آمدی