- Hintli, bu, adamı kara suratlı gösteriyor diye aynayı yaktı.
- سوخت هندو آینه از درد را ** کاین سیه رو مینماید مرد را
- O beni gammaz yaptı, çirkin kimdir, güzel kim? Söyleyeyim diye o, beni doğru sözlü etti.
- او مرا غماز کرد و راست گو ** تا بگویم زشت کو و خوب کو
- Ben şahidim, şahidi zindana atmak nerede görülmüş? Zindan ehli değilim. Tanrı şahidimdir. 2690
- من گواهم بر گوا زندان کجاست ** اهل زندان نیستم ایزد گواست
- Ben de nerede meyveli bir ağaç görürsem onu dadı gibi besler, yetiştiririm.
- هر کجا بینم نهال میوهدار ** تربیتها میکنم من دایهوار
- Fakat nerede bir acı ve kuru ağaç görürsem fışkı, miskten kurtulsun diye keserim.
- هر کجا بینم درخت تلخ و خشک ** میبرم تا وارهد از پشک مشک
- Kuru ağaç, bahçıvana “Yiğit, suçsuz, günahsız niye benim başımı kesiyorsun?” der.
- خشک گوید باغبان را کای فتی ** مر مرا چه میبری سر بیخطا
- Bahçıvan der ki: “Sus, kötü huylu. Kuruluğun suç olarak yetmez mi?”
- باغبان گوید خمش ای زشت خو ** بس نباشد خشکی تو جرم تو
- Kuru ağaç “Ben doğruyum, eğri değil. Niçin suçum yokken beni kesiyorsun der?” der. 2695
- خشک گوید راستم من کژ نیام ** تو چرا بیجرم میبری پیم
- Bahçıvan der ki: “Kutlu bir şey olsaydın da keşke eğri olsaydın, fakat yaş olsaydın!
- باغبان گوید اگر مسعودیای ** کاشکی کژ بودیای تر بودیای
- Öyle olsaydın Âbıhayatı çeker, dirilik suyu ile karışır, hayat bulurdun.
- جاذب آب حیاتی گشتهای ** اندر آب زندگی آغشتیای