English    Türkçe    فارسی   

2
2718-2727

  • Ey ahmak, benim şerrimden Tanrı’ya ne ağlayıp sızlanıyorsun? Sen, o aşağılık nefsinin şerrinden ağla, sızlan!
  • تو ز من با حق چه نالی ای سلیم ** تو بنال از شر آن نفس لئیم‏
  • Sen helva yersin, çıban olur; sıtmaya tutulursun, sıhhatin bozulur.
  • تو خوری حلوا تو را دنبل شود ** تب بگیرد طبع تو مختل شود
  • Sonra da İblis’e suçu yokken lânet edersin. Niçin o şeytanlığı kendinde görmezsin? 2720
  • بی‏گنه لعنت کنی ابلیس را ** چون نبینی از خود آن تلبیس را
  • Bu, ey azgın, İblis’ten değil, sendendir. Tilki gibi kuyruk peşinde koşup durmaktasın.
  • نیست از ابلیس از تست ای غوی ** که چو روبه سوی دنبه می‏دوی‏
  • Yeşillikte bir kuyruk gördün mü o tuzaktır, bunu niye bilmiyorsun?
  • چون که در سبزه ببینی دنبه را ** دام باشد این ندانی تو چرا
  • Bilmiyorsun, çünkü kuyruğa meylin seni bilgiden uzaklaştırdı, gözünü, aklını kör etti.
  • ز آن ندانی کت ز دانش دور کرد ** میل دنبه چشم و عقلت کور کرد
  • Sevdiğin şeyler seni kör ve sağır eder; düşmanlığa kalkışma, bu cinayeti, kara nefsin işledi.
  • حبک الأشیاء یعمیک یصم ** نفسک السودا جنت لا تختصم‏
  • Bana suç bulma, aykırı görme. Ben, kötülükten de bizarım, hırstan da, kinden de! 2725
  • تو گنه بر من منه کژ مژ مبین ** من ز بد بیزارم و از حرص و کین‏
  • Bir kere kötülük ettim, hâlâ pişmanım; gecem gündüz olsun diye bekleyip duruyorum.
  • من بدی کردم پشیمانم هنوز ** انتظارم تا شبم آید به روز
  • Halk arasında müttehim oldum, herkes, kadın olsun erkek olsun kendi işini bana isnat ediyor.
  • متهم گشتم میان خلق من ** فعل خود بر من نهد هر مرد و زن‏