- Sevdiğin şeyler seni kör ve sağır eder; düşmanlığa kalkışma, bu cinayeti, kara nefsin işledi.
- حبک الأشیاء یعمیک یصم ** نفسک السودا جنت لا تختصم
- Bana suç bulma, aykırı görme. Ben, kötülükten de bizarım, hırstan da, kinden de! 2725
- تو گنه بر من منه کژ مژ مبین ** من ز بد بیزارم و از حرص و کین
- Bir kere kötülük ettim, hâlâ pişmanım; gecem gündüz olsun diye bekleyip duruyorum.
- من بدی کردم پشیمانم هنوز ** انتظارم تا شبم آید به روز
- Halk arasında müttehim oldum, herkes, kadın olsun erkek olsun kendi işini bana isnat ediyor.
- متهم گشتم میان خلق من ** فعل خود بر من نهد هر مرد و زن
- Zavallı kurt, aç bile olsa uyduruyor diye itham edilir.
- گرگ بیچاره اگر چه گرسنه است ** متهم باشد که او در طنطنه است
- Zayıflıktan yol yürümeye kudreti olmasa bile çok yemeden imtilâ olmuştur derler” dedi.
- از ضعیفی چون نتاند راه رفت ** خلق گوید تخمه است از لوت زفت
- Muaviye’nin tekrar İblis’e ısrarı
- باز الحاح کردن معاویه ابلیس را
- Muaviye dedi ki: “Seni doğruluktan başka bir şey kurtaramaz. Adalet, seni doğruluğa davet etmekte. 2730
- گفت غیر راستی نرهاندت ** داد سوی راستی میخواندت
- Doğru söyle de elimden kurtul. Hile, savaşımın tozunu yatıştıramaz.”
- راست گو تا وارهی از چنگ من ** مکر ننشاند غبار جنگ من
- Şeytan, “Ey hayal kuran, düşüncelere dalan, doğruyu, yalanı nasıl anladın?” dedi.
- گفت چون دانی دروغ و راست را ** ای خیالاندیش پر اندیشهها
- Muaviye, “Peygamber, nişanesini bildirmiş, kalpla sağlamı anlamak için mehenk vermiş;
- گفت پیغمبر نشانی داده است ** قلب و نیکو را محک بنهاده است