- Kasıtsızlık, bilgisizi âlim yapar, kasıt ve garaz, ilmi aykırı bir hale sokar, zulüm haline koyar.
- جهل را بیعلتی عالم کند ** علم را علت کژ و ظالم کند
- Sen rüşvet almadıkça kör değilsin, fakat tamah ettin mi körsün, kul köle kesilirsin” dedi.
- تا تو رشوت نستدی بینندهای ** چون طمع کردی ضریر و بندهای
- Ben hevadan vazgeçmişim, şehvet lokmalarını az yemişim.
- از هوا من خوی را واکردهام ** لقمههای شهوتی کم خوردهام
- Gönlümün tat alma duygusu aydın, doğruyu yalandan ayırt eder. 2755
- چاشنی گیر دلم شد با فروغ ** راست را داند حقیقت از دروغ
- Muaviye’nin İblis’i söyletmesi
- به اقرار آوردن معاویه ابلیس را
- Sen niçin beni uyandırdın? Be hilebaz, sen uyanıklığa düşmansın.
- تو چرا بیدار کردی مر مرا ** دشمن بیداریی تو ای دغا
- Sen, afyona benzersin, daima uyutursun. Şaraba benzersin, aklı, bilgiyi giderirsin.
- همچو خشخاشی همه خواب آوری ** همچو خمری عقل و دانش را بری
- Seni çarmıha gerdim. Haydi, doğru söyle. Ben doğruyu bilir, anlarım, hileye sapma.
- چار میخت کردهام هین راست گو ** راست را دانم تو حیلتها مجو
- Ben herkesten, tabiatında, huyunda ne varsa, neye sahipse onu ararım.
- من ز هر کس آن طمع دارم که او ** صاحب آن باشد اندر طبع و خو
- Sirkeden şeker lezzetini aramam. Karı tabiatlı erkeği asker yerine saymam. 2760
- من ز سرکه مینجویم شکری ** مر مخنث را نگیرم لشکری
- Gâvurlar gibi, bir putun Hak oluşunu yahut Hak’tan bir alâmet, bir nişan buluşunu ummam.
- همچو گبران من نجویم از بتی ** کاو بود حق یا خود از حق آیتی