- Sen beni uyandırdın ama o uyandırış, uykunun ta kendisiydi. Bana gemi gösterdin ama gösterdiğin gemi, girdaptan ibaretti.
- تو مرا بیدار کردی خواب بود ** تو نمودی کشتی آن گرداب بود
- Sen beni, daha iyi bir hayırdan mahrum etmek için hayra sevkettin” dedi.
- تو مرا در خیر ز آن میخواندی ** تا مرا از خیر بهتر راندی
- Ev sahibinin, hırsızı yakalamak üzereyken birisinin seslenmesi yüzünden kaçırması
- فوت شدن دزد به آواز دادن آن شخص صاحب خانه را که نزدیک آمده بود که دزد را دریابد و بگیرد
- Bu, şuna benzer: Bir adam, odasında hırsız görüp kovalamaya başladı.
- این بدان ماند که شخصی دزد دید ** در وثاق اندر پی او میدوید
- Birkaç kere peşinden dolaştı, iyice terledi.
- تا دو سه میدان دوید اندر پیش ** تا در افگند آن تعب اندر خویش
- Nihayet son saldırışta hırsıza yaklaştı. Bir sıçrasa tutacaktı. 2795
- اندر آن حمله که نزدیک آمدش ** تا بدو اندر جهد دریابدش
- Biri “Buraya gel de belâ nişanelerini gör!
- دزد دیگر بانگ کردش که بیا ** تا ببینی این علامات بلا
- Çabuk ol savaş eri, çabuk gel de burada ki ahvali bir gör” diye bağırdı.
- زود باش و باز گرد ای مرد کار ** تا ببینی حال اینجا زار زار
- Adam, herhalde orada da bir hırsız olacak, hemen gitmezsem başıma belâ kesilecek,
- گفت باشد کان طرف دزدی بود ** گر نگردم زود این بر من رود
- Çoluğuma, çocuğuma el uzatacak. O vakit bunu tutmaktan ne faydam olur?
- در زن و فرزند من دستی زند ** بستن این دزد سودم کی کند
- Bu Müslüman, kerem edip beni çağırıyor. Hemencecik gitmezsem herhalde bir kötülüğü düşeceğim deyip. 2800
- این مسلمان از کرم میخواندم ** گر نگردم زود پیش آید ندم