English    Türkçe    فارسی   

2
2797-2806

  • Çabuk ol savaş eri, çabuk gel de burada ki ahvali bir gör” diye bağırdı.
  • Adam, herhalde orada da bir hırsız olacak, hemen gitmezsem başıma belâ kesilecek,
  • Çoluğuma, çocuğuma el uzatacak. O vakit bunu tutmaktan ne faydam olur?
  • Bu Müslüman, kerem edip beni çağırıyor. Hemencecik gitmezsem herhalde bir kötülüğü düşeceğim deyip. 2800
  • O iyilikçi Müslüman’ın şefkatine güvenerek hırsızı bıraktı yola düzüldü.
  • Varıp “Aziz dost ne var? Böyle kimin elinden feryat ediyorsun ?” dedi.
  • Adam “İşte, hırsızın ayak izine bak. Hırsız çalacağını çalıp bu tarafa gitmiş.
  • İşte o kaltabanın ayak izi. Yürü, bu izi izle, ardından koş!” dedi.
  • Adam “Be ahmak, sen ne söylüyorsun? Ben onu tutmuşum. 2805
  • Sen bağırınca koyuverdim. Sen bir eşekmişsin meğerse. Bense seni adam sandım.